Bakırköy’e bağlı bölgedeki yerleşme adların kökenleri…
1950’lere kadar Çiftlik ve köy olan, 1967 yılında belde olmaya başlayan, 1992 yılında da Bakırköy’den ayrılarak ilçe olan Bahçelievler, Bağcılar, Güngören, Esenler ve Küçükçekmece bölgelerindeki yerleşim yerlerindeki adların kökenlerini Gazete365 ortaya çıkardı.
1. BİZANS YA DA GREK KÖKENLİ ADLAR
a) Bizans kökenli adlar
Florya: Florya adının kökeni üzerine üç farklı varsayım öne sürülmüştür. Birinci varsayım, Florya adının Bizans kökenli “Phlorion”dan, onunda Latince “Florus”tan geldiğini belirtmektedir. İkinci varsayım, Türk kaynaklarında XVII. yy’dan itibaren “Flurya” diye anılan Florya’ın bu adı Makedonya’da (Arnavutluk) “Florina” dan buraya gelen Rum göçmenlerine dayandırılmaktadır. Üçüncü varsayım ise, ikinci varsayımın bir türevi olarak belirmekte, Florya’nın adını buraya göç eden Arnavut kökenli ünlü İskender Çelebi’nin Arnavutluk’un Floria kasabasından oluşuna bağlanmaktadır.
b) Grekçe kökenli Türkçeleşmiş adlar
Bakırköy: Bizans Dönemi’nde “Hebdomon”, daha sonra Grekçe “Uzun Köy” anlamına gelen “Makro Hori”, Osmanlı-Türk Dönemi’nde ise “Makrıköy” diye anılan Bakırköy adını “Grekçe kökenli Türkçeleşmiş bir ad” olarak tanımlamak olanaklıdır.
Sefaköy: Sefaköy’ün bilinen en eski adı “Zafirköy”dür. Grekçe “Zafir” adından gelen Zafirköy, Cumhuriyet Dönemi’nde önce “Safra” ya, daha sonra da “Sefaköy”e dönüşmüştür.
2. TÜRK KİŞİ ADLARINDAN GELEN YER ADLARI
a) Osmanlı ve Türk ünlülerin adlarından gele yer adları
Abdurrahman Nafiz Gürman (Merter), Atatürk, Barbaros, Cevatpaşa, Cihangir, Davutpaşa, Evren, Fatih, Fevzi Çakmak, Genç Osman, Gümüşpala, İnönü, Kazım Karabekir, Kemalpaşa, Kocasinan, Mareşal Çakmak, Mehmet Akif, Menderes, Mimar Sinan, M. Kemal Paşa, Namık Kemal, Nine Hatun, Piri Reis, Siyavuşpaşa, Sultan Murad, Turgut Reis, Yavuz, Selim, Ziya Gökalp.
b) Yerleşimle ilgili bir kişi adından gelen adlar
Davutpaşa, Firuzköy (Firuzbey), Haznedar, Mahmutbey, Malkoçoğlu (Beyazkule), Merter (A. Afiz Gürman), Siyavuşpaşa, Teyfikbey
c) Türbe ya da ermiş adından gelen yer adları
Zuhuratbaba
3. YERLEŞİMDEKİ BELİRLİ BİR SİMGEDEN YA DA ÖZELLİKTEN GELEN YER ADLARI
a) Yerleşim coğrafi özelliklerinden (yeryüzü biçimi, iklim, bitki örtüsü, hayvan v.s) gelen adlar
Avcılar, Bağlar, Cevizlik, Çınar, Gültepe, Güneştepe, Kanarya, Karabayır, Kartaltepe, Kayabaşı, Kirazlı, Küçükçekmece, Sakızağacı, Sancaktepe, Soğuksu (İnönü, Turgut Reis, Soğanlı, Tozkoparan (Sosyal Meskenler), Yayla, Yeşilbağ (Bağcılar), Yeşilköy (Ümraniye), Yeşilova, Yeşilyurt (Şevketiye), Yıldıztepe, Zeytinlik.
b)Yerleşimdeki özgün bir yapı, yapılar grubu, yol ya da simgeden gelen adlar
Bahçelievler, Beşyol, Beyazkule (Malkoçoğlu), Çiftehavuzlar, Çobançeşme, Demirkapı, Denizköşkler, İstasyo, Kemer, Söğütlüçeşme, Sultançiftliği, Şirinevler, Uçanevler (Demirkapı), Sosyal Meskenler (Tozkoparan), Üniversite.
c) Yerleşimdeki bazın alanların kullanım biçiminden gelen adlar
Atışalanı (Atışalan), Havaalanı.
d) Yerleşimde belirli bir iş merkezinden ya da toplumsal kesimlerden kaynaklanan yer adları
Bağcılar (Yeşilbağ), Basınköy (Zümrütyuva), Keresteciler, Sanayi, Sosyal Meskenler (Tozkoparan)
4. ZAMANLA ÖZGÜN BİÇİMİNİ YİTİREREK YENİ BİÇİMLERE GİREN ADLAR
Florya (Flurya’dan dönüşerek)
Sefaköy (Zafirköy’den dönüşerek)
5. ÇEŞİTLİ TOPLULUK YA DA İSKÂNLARLA İLGİLİ ADLAR
Akıncılar, Florya, Habibler, Şamlar, Yenibosna.
6. ÖZEL OLARAK TAKILAN ADLAR
Altınşehir, Ataköy, Osmaniye, Şevketiye (Yeşilyurt), Ümraniye (Yeşilköy), Yenigün, (Yeni Mahalle).
7. BELİRLİ İDEALLE İLGİLİ SOYUT VE GENEL YER ADLARI
Birlik, Cennet, Cumhuriyet, Güven, Hürriyet, 100. Yıl, Zafer
8. KÖKENİ BELİRSİZ YER ADLARI
Ambarlı, Halkalı, İkitelli
9.CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE TÜRKÇE ADLAR KONAN YA DA ADLARI DEĞİŞTİRİLEN, YERLEŞİMLERİN ESKİ ADLARI
Atışalanı (Kavas), Esenler (Litros ya da Litres), Güngören (Vidos), Güneşli (Papazçiftliği), Habibler (Çınarlıhan), Kayabaşı (Ayayorgi), Kirazlı (Aypa, Ayapa), Kocasinan (Nifos), Küçükçekmece (Bizans’ta Rheigon Osmanlı’da Çekmece-i Küçük), Mahmutbey (Kalfaköy), Sefaköy (Safra, Zafirköy), Şenlikköy (Kalitarya, Galatarya),Yenibosna ( Saraybosna ve Viranbosna), Yeşilbağ (Bağcılar, Çıfıtburgaz), Yeşilköy (Ayastefanos).
Kaynak: Bakırköy Belediyesi tanıtım kitabı

Saraybosna’dan Viranbosna’ya YENİBOSNA
Bahçelievler’in tarihini araştırdığımızda en önemli bölgelerden birinin Yenibosna olduğu görülüyor. Çünkü tarihi kaynaklardan tespit edebildiğimize göre Bahçelievler’de en eski yerleşim merkezinin Yenibosna Merkez Mahallesi olduğu görülüyor.
Ve Bizans’ta Yenibosna
Tarihi araştırmalardan elde ettiğimiz bulgular; bölgenin Haçlı Seferleri sırasında Latin ve Avrupa medeniyetlerine ev sahipliği yaptığını gösteriyor.
Bizanslılar zamanında ise bölge Jeptimun ve Hebdemon adlarıyla anılmaktadır. Jeptimun: Güzel kent, Hebdemon ise verimli toprak anlamlarına gelmekteydi. Bundan Bizanslılar’dan itibaren verimli topraklarıyla anılmış; tarım ve bağcılığın merkezi olmuş; Marmara Denizi’ne yakınlığı sebebiyle rağbet gören yazlık kentlerden birisi haline gelmiştir. Bizans, tarihi boyunca Hebdemon Rumeli’den gelen kervan ve askeri konvoyların İstanbul’a geçiş gözergahı üzerinde bulunmuştur.
Topraklarının genişliği, İstanbul’a yakınlığı ve bol suyu sayesinde önemli bir karargah halini almıştır. Bizans döneminde bölgede imparator sarayları, kiliseler ve yazlıklar inşa edilmiştir. Bölge 1204’teki Haçlı Seferleri’nde Latin medeniyetlerince yağma edilmiştir. Bizans halkının şiddetli depremlerden sonra tehlikenin bitimine kadar bölgede konakladığını da yine tarih metinlerinden anlıyoruz. Daha sonra bölgenin yerleşim olarak tamamen terk edilmesiyle taş ve kum ocakları açılmış, çıkarılan taşlarla surların yenilenme işlemi tamamlanmıştır.

İlk akınlarda bölge…
Osmanlı orduları 1356 tarihinde Rumeli’ye ayak bastıktan sonra Bizans’a yakınlığı sebebiyle (12 km) buralara yerleşmişlerdir. Bölge 1453 İstanbul’un fethine kadar Osmanlı’nın Rumeli’ye yaptığı seferlerde askeri üs karargah rolünü üstlenmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden önce Osmanlı ordusu Yenibosna’da konaklamış; askerlerin atları buradaki geniş çayırlıklarda otlatılmıştır. Osmanlı’da fetih sonrası yerleşim sur içine kaydığı için bölge bir kaç küçük köy dışında tamamen sahipsiz kalmıştır.
Osmanlı buradaki sahipsiz toprakları vakfetmiş ve Hazine-i Hassanın mülkü saymıştır. Bizans’la başlayıp Osmanlı ile devam eden süreçte bölgenin taş ve kum ocakları olarak kullanılmasına devam edilmiş; çıkarılan taş ve kumlarla imarethaneler, mescit, cami ve çeşmeler inşa edilmiştir. Bölgenin yerleşim yeri olarak tekrar hatırlanması ise Osmanlının son dönemlerine rastlayacaktır.
Peki tarihi bu kadar geçmişe dayanan Yenibosna’nın adı nereden gelmektedir. Bu konuda tarih kaynaklarında pek çok rivayetler mevcuttur. Kesin olarak bildiğimiz Yenibosna’nın ilk adının Saraybosna daha sonra da Viranbosna olduğudur. Peki bu isimler nereden çıkmıştır.

Yenibosna adı nereden geliyor?
Bu konuda birden fazla rivayet var. Bunlardan ilk rivayete göre, Osmanlı İmparatorluğu devrinde, Yoguslavya’dan kaçan prense bu bölge yerleşim alanı olarak tahsis edilmiştir. Prens geldiği kişilerle bu bölgeye yerleştirilmiştir. Şimdiki Yenibosna Merkez Mahallesi İlkokulunun güneybatısında bulunan yere bir saray yaptırırlar. Mahiyetindeki kişilerde sarayın etrafındaki alana evlerini kurarlar. Buraya Yugoslavya’daki Saraybosna’dan esinlenerek Saraybosna adını verirler. Bunu öğrenen zamanın padişahı prensin kendisinden daha güzel saray yaptırmasına ve buraya Saraybosna adı verilmesine çok kızar. Sefaköy’e sarayın karşısına yeni bir saray yaptırır. Buradan Yenibosna’daki saray topa tutulur. Sarayla birlikte köy de yıkılır. Prens öldürülür. Köy harabe halini alır. Bu olaydan sonra Yenibosna Viranbosna adıyla anılmaya başlanır.
Bir diğer rivayete göre ise padişah Bosna’yı ziyaret ettiği sırada güzel bir Boşnak kızı görür ve ona aşık olur. İstanbul’a dönerken bu kızla evlenmiş; kızın ailesini de İstanbul’a getirmiştir. Yenibosna’yı da kızın ailesine yerleşim yeri olarak vermiş ve buraya yaptırdığı saraya yerleştirmiştir. Bölge daha sonra Bosna’dan göçlere sanhe olmuş, Saraybosna adı verilmiştir. Savaşlar sonunda yapılan saray yıkılmış ve köy halkı ise geri göç etmişlerdir. Bölgede kalanlar buraya Viranbosna adını vermişlerdir.
Bir diğer rivayete göre ise bölge, Bosna’daki savaşlarda yararlılık gösteren bir beye tımar olarak verilmiştir. Tımar beyi burada kendine bir saray inşa ettirmiştir. Tımar beyi Bosna’da şehit olduktan sonra askerleri bölgeye Saraybosna adını vermişlerdir. Savaşlar sonucunda sarayın yıkılmasıyla bölgenin adı yine Viranbosna olarak kalır. Üç rivayetin de ortak noktası Saraybosna olan bu yerin uğradığı felaketlerin ardından Viranbosna olmasıdır.

KOCASİNAN AVCILAR KULÜBÜ
1960’lı yıllarda Kocasinan Köyü’ne göç eden av meraklıları bir araya gelerek Kocasinan Avcılar Kulübü’nü kurmuşlardır. Kulüp üyeleri özellikle Yenibosna, Şirinevler ve Ataköy bölgelerinde avcılık yapmışlardır.

Bu ev direniş üssüydü…
Seyfi Kutbey Binbaşı bu evi muhtemel direniş üssü olarak kullandı
Kocasinan Köy içinde bulunan bu ev, 2. Dünya Savaşı döneminde tıpkı Trakya’da bazı bölgelerde olduğu gibi adeta bir sivil savunma merkezi gibi kullanılıyordu…
1935 yılında Kırklareli’nden gelerek Kocasinan’a yerleşen Mustafa Kocaman’ın halen yaşadığı bu ev, 2. Dünya Savaşı dönemlerinde Seyfi Kutbey Binbaşı tarafından, her hangi bir işgale karşı sivil savunma hareketlerini organize etmek için adeta bir üs olarak kullanılıyordu.

Kocasinan’ın en eski mezarı…
İstanbul Bahçelievler Kocasinan beldesi, Cumhuriyet tarihiyle yaşıt mezar taşı ve mezarlığa ev sahipliği yapıyor. Mezarda, 23 yaşında hayatını kaybeden Hafız Hasan Tahsin Efendi medfun bulunuyor. Osmanlıca mezar taşında ölüm tarihinin 1341 (1923) yazıldığı görülüyor.
1923 yılında Yunanistan’la yapılan mübadele kapsamında Yunanistan’ın Kavala şehrinin Karasinan köyünden (Pilaki) gelen Türklerin yerleştiği bölge yaklaşık 50 haneye ev sahipliği yapmış.
İLGİNÇ MEZAR TAŞI
Bölgenin en mezar taşı olan mezarın sahibi Rumi 1341 yılında (1923) veremden hayatını
haybeden Hafız Hasan Tahsin Efendi. Edebi ve etkileyici mesajların verildiği mezar taşında: “Hüvel Baki Kur’an okur, bülbül iken mevtime sebep oldu verem illeti. Kabrimi ziyaret edenlerden tica ederim ey Muhammed ümmeti ruhuma üç İhlas, bir Fatiha-ı Şerife hediye idüb olunuz cenneti. Yirmi üç yaşında vefat iden Hafız Hasan Tahsin Efendi’nin ruhuna el Fatiha. Sene 1241-1243’’
BÖLGE STRATEJİK AÇIDAN ÖNEMLİ
Bölgenin 1923 yılında Yunanistan’la yapılan mübadele sonrasında Yunanistan’ın Kavala şehrinin Karasinan köyünden gelen Türkler tarafından kurulduğuna dikkat çeken Kocasinan Merkez Mahallesi Muhtarı Necmettin Ünalmış, fotoğraftaki mezar taşı 1900 yılında doğan ve 23 yaşında veremden hayatını kaybeden bir hafıza ait olduğunu belirterek, “Köyün kurulması mübadele zamanlarına kadar gidiyor. İlk yerleşim 1923 yılında Yunanistan’la yapılan mübadele ile başlıyor. İlk yerleşen 50’ye yakın hane ile bölge önemli bir merkez konumuna geliyor’’ dedi.
Necmettin Ünalmış’’Çünkü hem Osmanlı’da Teşkilat-ı Mahsusa hem de 2. Dünya Savaşı sırasında Genel Kurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesi tarafından gölge sivil savunma amaçlı teşkilatlanma konusunda önemli bir yer olarak dikkat çekti. İşin ilginç noktasını ise bölgedeki sadece 3 Türk köyü olmasına rağmen kalan diğer Rum köylerinin dahi Osmanlı tarafında olmasıydı’’ diye konuştu.

Çobançeşme orman fidanlığı…
Yenibosna Çobançeşmesi mevkiinde E5 Karayolu (Londra Asfaltı) kenarında yaklaşık 500 dönümlük bir alana kuruludur. Bölgenin nefes alıp verdiği alanların en büyüğüdür.
Ayamama’ya bakan yamaçlara yayılıdır. Kuruluş yılı 1957’dir. Kuruluş amacı, halkın ve kamu kurumlarının kenti ağaçlandırmak için fidan ihtiyaçlarını karşılamaktı.
Orman fidanlığında yetiştirilen başlıca fidan türleri şunlardı; karaçam, sarıçam, kızılçam, sedir, köknar, akasya, akçaağaç, çınar, karaağaç ve kavak.

Ve Bulgaristan’dan ilk göçler
Rivayetlerde bahsi geçen sarayın kalıntıları şimdiki Yenibosna Merkez Mahallesi’ndeki ilkokulunun arkasındadır. Viranbosna adı 1936’da Yenibosna olarak değiştirilmiştir. Yenibosna’daki asıl yerleşme 93 harbi olarak anılan Osmanlı-Rus savaşından sonra Bulgaristan’dan gelen 5-6 ailenin bölgeye yerleştirilmesiyle başlamıştır.
Yenibosna savaşta işgal altında kalmıştır. Bu aileler Yenibosna ilkokulunun güney tarafında şimdi sadece kalıntılarının bulunduğu Viransaray’ın yanına yerleştirilmişlerdir. Bu aileler göç edenlerin lakaplarıyla anılır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu aileler Özkaya’lar, Çavuşoğulları, Süleyman Ağalar ve Kırcılar’dır. Bölgeye yerleşip tarım ve hayvancılıkla uğraşan göçmenlere Londra asfaltıyla Ayamama Deresi arasındaki arazi tapusuz dağıtılmıştır.

Tapusuz dağıtılan bu araziler için 1950’li yıllarda bir çok hukuki sorun ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetten sonra bölgeye Bulgaristan’dan yeni bir göç dalgası gelmiş bu yeni göçlerle birlikte hane sayısı 40’ı bulmuştur. Bu dönem göç eden aileler Mollalar, Hüseyinler, Gelgeçler, Semerciler ve Pala bıyıklardır. Bunlar köyün alt tarafına yerleşmiş burada muhacir mahallesini kurmuşlardır.
Halk verimli toprakları ekip biçmeye ve geçimini çiftçilikten kazanmaya başlamıştır. Daha sonra 1935-1937 yılları arasında balkanlardan göç eden ailelerle yerleşim alanı daha da büyümüş; bu ailelere de şimdiki Kuleli cami yakınındaki Kuleli çiftliğine ait arazi hane başına 25-30 dönüm halinde Ziraat Bankası aracılığıyla dağıtılmıştır.
Yerleşim girişimlerinin sonucu olarak Yenibosna’nın en işlek caddesi olan Yıldırım Beyazıt Caddesi bu dönemde açılmıştır. Yenibosna bu devirlerde hala köy havasında iken Bahçelievler’de ise iki katlı, geniş, sıralar halinde bahçeli evler kurulmasına başlanmıştır.

Bugünkü Şirinevler Fetih Caddesi’nin oluşumu
Bugünkü Şirinevler Fetih Caddesi’nin yol oluşunun hikayesi; 1956 yılında Adnan Menderes döneminde Aksaray Caddesi’nde yenileme çalışmaları yapılıyordu. Buradan çıkan molozlar ise Saim Ortagüz tarafından getirilip, Fetih Caddesi’ne döşendi. Böylelikle burada yol oluştu ve insanlar çamurdan kurtuldu.

Şirinevler’in Komutanı
1873 yılında Bulgaristan Eski Cuma Osman Pazar’dan Türkiye’ye göç eden ailenin torunu İbrahim Çengel, 1965 yılında Şirinevler’e ilk yerleşenlerden.
Türkiye’nin bir çok yerinde olduğu gibi İstanbul’da da polis olarak görev yapan, 86 yaşındaki İbrahim Çengel, 1965 yılında Fetih Caddesi ile Barbaros Caddesi’nin birleştiği noktada kendi imkanlarıyla yaptığı Şirinevler’in ilk evlerinden olan evinde hala ikamet ediyor.

Kartpostal oldular….
1955 yılında Sivas ili Divriği ilçesi Arıkbaşı köyünden İstanbul’a gelen Hacı Çam’ın hikayesi…
İstanbul’a gelmek için bir küçük baş hayvanını satıp, yol parası yapan Hacı Çam, Unkapanı’nda hamallık yapmaya başlıyor.
Sivaslı hemşerileriyle beraber hamallık yaptığı bölgede ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in objektiflerine takılan Hacı Çam’ın fotoğrafı 5 yıldızlı otellerde satılan kartpostallarda yer alıyor.
Daha sonra Bahçelievler Siyavuşpaşa’ya yerleşen Hacı Çam, süt ürünleri toptan pazarlama dükkanı açıyor.
Hacı Çam, ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in çektiği fotoğraflarla kartpostallarda yer aldıktan sonra fotoğraf çekme merakı sarıyor. İstanbul’un çeşitli yerlerinde ve Bahçelievler’de bol bol fotoğraf çeken Hacı Çam, Siyavuşpaşa Mahallesi Barbaros Caddesi 2. Sokağın önde gelen isimlerinden oluyor.

Atlarla ekmek satılırdı…
1930’larda İncirli Çiftliği olan bölge, daha sonra 1960’larda aldığı hızlı göçle yüksek bir nüfusa ulaştı. Altyapının bu göçe hazırlıksız olması yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı.
EN HIZLI GÖÇ ALAN BÖLGE
Bahçelievler mahallesinde ilk yerleşim bölgeleri, Basın Sitesi civarı, İncirli ve E-5 çevresi oldu. Hızlı göçün yaşanmasıyla baraka okullarla eğitim ihtiyacına cevap verilmeye çalışıldı.
HAZNEDAR BÖLGESİ
İncirli ve Haznedar Çiftliklerinin sahipleri çiftlikleri kapattıktan sonra arazileri yerleşim bölgesi haline getirmeye başladılar.
1950’lerden sonra ise bölgeye hızlı göçlerin başlamasıyla, yapılanma da buna paralel olarak gelişti.
BAKIRKÖY’E BAĞLIYDI…
1992 yılına kadar Bakırköy’ün bir mahallesi olan Haznedar bölgesi, önceleri çiftlik ve tarım alanı olarak kullanılıyordu.
1950’den sonra çiftliklerin arsalara dönüşmesiyle İstanbul’un en çok göç alan bölgelerinden biri oldu. Bağcılar ve Güngören bölgelerini bağlayan Haznedar, bugün ilçenin en değerli semtlerinden biri.
YAYLA FUTBOL SAHASI
Bahçelievler ilçesinin en gözde yerlerinden olan Yayla, 1960 yıllarında boş arazi idi.
Günümüzde Yayla Camii’nin bulunduğu yer ve çevresinde büyük bir alanda futbol sahası bulunuyordu. Bölge mahalle takımları haftalık maçlarını bu sahada yapıyorlardı.

Halk Otobüsü ilk Bahçelievler’den hareket etti…
İstanbul’da Özel Halk Otobüsü İşletmesinin ilk oluşumu Bahçelievler’e ilk yerleşenlerden Süleyman Akkuş’un öncülüğünde kuruldu.
Bahçelievler Merkez Mahallesi bugünkü Öğretmen Evinin arkasındaki sokakta müstakil bir evde yaşayan Süleyman Akkuş 1946 yılında DODGE model ağaç kasa otobüsle İstanbul içi yolcu taşımaya başlıyor.
İstanbul’da Süleyman Akkuş 5 arkadaş ile Halk Otobüsü İşletmesi birliği kurarlar. 1949 yılında 6 kişi olan Süleyman Akkuş ve arkadaşları Özel Halk Otobüsü İşletmesi kurarak bir ilke imza attılar. Yıldız adında kurulan turizm şirketi altında İstanbul’da Beşiktaş – Aksaray hattı oluşturup yolcu taşımaya başlarlar.
Günümüze kadar dede mesleğini yürüten dede ismini de taşıyan torun Süleyman Akkuş bilgileri ve belgeleri bizimle paylaştı.

Torun Süleyman Akkuş, “1959 yılında Bahçelievler’e yerleşen dedem Süleyman Akkuş 5 arkadaşıyla oluşturdukları birlikle İstanbul’da ilk Özel Halk Otobüsü işletme birliği kuruyorlar. İstanbul Belediyesi denetiminde ilk hattı Beşiktaş – Aksaray arası yolcu taşımacılığına başlarlar.Her gün sabah akşam sur içindeki hattına giderken Bahçelievler’den yolcu alıp götürüp getiriyor” dedi.

