Demokratikleşmenin yolarını anlattı…
Tecrübeli siyasetçi AK Parti Bahçelievler İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi , Mali Müşavir İsmail Karabiber ON2AY Gazetesi Genel Danışmanı Bayram Kırtaş’a adeta içini döktü. İsmail Karabiber Türkiye’de demokratikleşmenin yollarını anlattı…
AK Parti Bahçelievler İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi, tecrübeli siyasetçi, Mali Müşavir İsmail Karabiber ON2AY Gazetesi’ne ziyarette bulundu. İsmail Karabiber, ON2AY Genel Danışmanı Bayram Kırtaş ile merkez siyaseti konuştu.
Siyasi partililer ve seçim kanunu gerçek anlamda demokratikleşmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez diyen İsmail Karabiber, ” Siyasi partililer ve seçim kanunu acilen değişmeli. Siyasi partilerde demokratikleşmenin yolu mali kaynaktan başlar; kimseden para almayacak, sadece üyelerden para alacak, aidatını ödeyen üyeler de adayları belirleyecek” dedi.
Bayram Kırtaş ile karşılıklı sıcak ve samimi sohbet içinde geçen görüşmede İsmail Karabiber şunları söyledi:
25 yıllık belediyeciğim döneminde bir kere bile belediye başkanının arabasına binmedim. Ben halkı temsil ediyorum. Halkın oylarıyla seçilmiş biri olarak, doğruya doğru, yanlışa yanlış demek zorundayım.
Yerel yönetimler halkın kendisine en yakın gördüğü idarelerdir. Yerel yöneticinin 7 / 24 halkla iç içe olması lazım. Halkın sorunlarında kendi yetkililerini kullanırken, halkın merkezi idarelerden beklediği hizmette de aracı olması lazım. Devlet bir bütündür. Anayasamıza göre, 1. merkezi idareler, 2. yerel idareler ve 3. köylerimizden yani 3 omurgadan oluşuyor. 3’ünün koordinasyon içersinde çalışması lazım ki, halkın beklediği hizmetler zamanında yapılsın. Örneğin, Kocasinan stadının yeri yılardır bir türlü yapılamıyor, neden? Büyük şehir belediyesinin, merkezi idareler ile Bahçelievler belediyesiyle diyalogu olmadığı için bir türlü bitirilemiyor. Olan, Bahçelievler halkına oluyor. Yerel yönetimlerde ideolojik ve partizanlık yaklaşmadan çalışmak lazım.
Bahçelievler bölünürken düzgün bölünmemiş; Çevre ilçeler ile birbirine girmiş, coğrafi yapısına hiç bakılmamış , dereleri ve tepelere hiç bakılmamış. Bu konuda ilçeye hizmet biraz daha zorlaşıyor. Bahçelievler ilçesinde 50 yılı aşkın yaşayan ve 25 yılı aşkın belediye meclis üyeliği yapan biri olarak çok özel projelerimiz var. Önümüzdeki günlerde bu projelerimiz ile ilgili ve İstanbul Büyükşehir Meclisine verdiğimiz önergeleri siz ON2AY Gazetesiyle halkımızla paylaşmayı düşünüyoruz.
Siyasette Türkiye’de en çok demokrasiyi telaffuz edenler, en az demokratik davranan kişilerdir. Hayatımızdan buna örnek vereyim, cebinde parası olmayan hep paradan bahseder, sağlığı bozuk olan hep sağlıktan bahseder, cesaretsiz, yüreksiz ve korkak olan insan yiğitlikten bahseder. Anadolu’da bir laf vardır ‘Ağa isen vereceksin, kabadayı isen vuracaksın.’ Simdi hangi meziyet eksikse hep ondan bahsediyoruz. Demokrasi demokrasi diye bağıranları görüyoruz. Yaptıkları hiç bir şey yok. Kemal Kılıçdaroğlu sürekli tek adam, tek adam diyip duruyor. Buradan ben de soruyorum ‘sen kaç adamsın? Biz, iki-üç adamız diye biliyor musun? Partinde karşına çıkanları ezip geçmiyor musun? Yalnız benim dediğim olur demiyor musun? 13 seçimi kaybedip de hala o koltukta oturman tek adamlık değil de ne?
Burada çözüm, siyasi partililer ve seçim kanunu gerçek anlamda demokratikleşmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez. Siyasi partililer ve seçim kanunu acilen değişmeli. Demokratikleşmenin yolu mali kaynaktan başlar, parayı x kişi verecek, ben söz sahibi olacağım, böyle bir şey olur mu? Partilerin gelir kaynakları üyelere dayanmalı. Ayda 5 tl aidatla partiler gideri karşılar. Burada üyelere sorumluluk vereceksin. İlçe başkanı, belediye başkanı, meclis üyesi, milletvekili adayları partiye aidatlarını ödemiş üyeler tarafından belirlenir. Tabi burada partiye üyelikler yüksek seçim kuru tarafından yapılmalı. Bir partiye üye olan kişinin önce güvenlik soruşturması yapılmalı, sonra hangi partiye üye olmak istiyorsa o partiye kayıt yapılmalı. Büyük futbol kulüplerimizin tüzüklerinde aidat ödemeyen üyeler seçme ve seçilme hakkına sahip değildir. Siyasi partiler bir spor kulübünden daha mı değersiz?
Devletin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler, devleti yönetmekte tek vasıta olan, bu kadar değerli iken, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş kulübü kadar niye demokratik olamaz? Sorun mali kaynaklarda. Türkiye’de demokrasi değil, paradokrasi var. Paranın yönü siyasetin yönünü belirliyor. Neden, çünkü siyasi partilerde parayı kim verirse düdüğü o çalıyor. Bir partide 400 delege var, ağanın biri geliyor 400 delegeyi satın alıyor. Gelsin 100 binleri olan üyeyi satın alsın, mümkün mü alamaz? Anlatmak istediğim bu. Delegelik ilkel sistem. Aidatını ödeyen her üyenin seçme ve seçilme hakkı olmalı. Her adayı üyeler belirlemeli. Demokrasiyi Gazi Mustafa Kemal o kadar net çizmiş ki: Demokrasi, “Hakimiyet bilâ kayd-u şart milletindir” milletin iradesini oluşturmak demokrasidir. Milletin iradesini gerçek anlamda sandığa nasıl yansıtabiliriz, onu konuşalım. Onda mutabakatta kaldığımız zaman her şey biter. Bugün ben siyasi partiler kimsenin malıdır diyemiyorum. Seçilen, seçimle görevden alınmalı.
Siyasetçi kirli denilir. Nasıl kirlenmesin, siyasetçinin halkla diyalogu yok ki. Halka, kendini seçene hesap vermiyor ki, siyasetçi. Onun için bu düzen değişmeli.