Belediye başkanı kim değil, NASIL OLMALI?
Yıllardır belediyecilik yapan, ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyinde 6 üniversite diploması olan, ON2AY Gazetesi Genel Koordinatörü Aydın Arslan, yaklaşan yerel seçimlerde belediye başkan adaylarının belirlenmesinde siyasi partilere ışık tutacak bir yazıyı kaleme aldı.
Türkiye 31 mart 2024 yerel seçimlerine giderken; siyasi partilerde de aday belirleme çalışmaları hızlandı. Vatandaş ise geçim derdiyle beraber, bu gündemle meşgul olmaya başlamış durumda. Sokakta, kahvede, berberde, pazarda ve her yerde sohbetin konusu siyaset ve seçimler. Sohbet siyaset ve seçim olunca ister istemez kim belediye başkanı olacak sorusu sohbetlerin ana konusu olmuş durumda.
Her partide öne çıkan, resmi olarak partilere adaylık başvurusu yapanların yanında, genel merkezlerden işaret bekleyenler, nabız yoklayanlar, kulis yapanlar ve davet bekleyenler olmak üzere birçok insan belediye başkanlığına talip olmuş durumda. Görünürde çok şey olmasa da perde arkasında kazan kaynıyor; her türlü stratejinin yapıldığı, türlü oyunların ve samimiyetsizliğin yaşandığı bir dönemdeyiz. Genelde ve yerelde tüm partiler; ülkenin geleceğine yönelik planı, projesi, vizyonu olmamasına rağmen, gündelik vaatlerle halktan oy istemeye hazırlanıyorlar. Hiçbir partinin konut, trafik, çevre, göç, istihdam, eğitim ve sağlık gibi temel sorunlara ilişkin çözüm önerisi olmadığı gibi kentleşme ve kent yaşamıyla ilgili de vizyon ortaya koyamadığını görüyoruz. Sadece toplumu kutuplaştırıp ötekileştirme siyaseti ile toplumun karşısına çıkıp oy istemekteler. Herkes kendi gibi düşünmeyeni öteki olarak konumlandırıyor, ne yazık ki…
Son yıllarda, siyasi konjonktürün değişimi ile birlikte yerel yönetimlerin, özellikle de büyük şehirlerde siyasetin, finans ve istihdam kaynağı olması nedeniyle seçimlerin önemi ve belediye başkanlığının cazibesi bir hayli artmıştır. Öyle ki büyükşehirlerde bir ilçenin belediye başkanı olmak milletvekilliğinden önemli hale gelmiştir. Siyasetin kazanç kapısı, servet ve zenginleşme aracı olarak görülmesi, parası olanın veya parayı çok harcayanın bu görevlere gelme şansının hemen hemen tek kriter görülmesi, vizyon sahibi, yetenekli, bilgili ve tecrübeli kişilerin mali durumu olmadığı için bu göreve gelmesini olanaksız hale getirmiştir. Tüm siyasi partilerde; kişilerin mesleki bilgisine, tecrübesine, vizyonuna hatta o beldede yaşaması veya beldeyi tanıyıp tanımamasına bakılmadan siyasi ve maddi gücüne bakılarak adaylar belirlenmektedir. Anadolu da belde ve küçük ilçelerde adaya bakılarak adayın şahsına göre oy verildiği halde şehirlerde genel başkanın belirlediği adaya sorgusuz sualsiz oy verilmektedir. Günümüzde şehirlerimize değer katmış, kimlik kazandırmış birkaç belediye başkanı haricinde pek başarı sağlandığını göremiyoruz. Büyükşehir belediyelerinde aday olmak için ve adaylık sonrası kampanyalar için devasa paralar harcanmakta, tavizler verilmekte, her türlü vaatlerle seçimleri kazanmak için çalışılmaktadır. Siyasetin servet ve zenginleşme aracı olduğunu herkes kabul ettiğine göre şu soru sorulmalı, hem de kendi kendimize; şimdi bir insan elindeki servetini harcayarak hatta borç alarak neden belediye başkanı olmak ister.Bu soru aday olana sorulsa cevap ne olur sizce….milletimi çok seviyorum… partime inandım… bu bir dava, hizmet etmek için bütün paramı harcarım..derler, peki inanırmıyız? tabî ki hayır, Peki, kendimize sorsak bu soruyu kimse millet için elindeki parayı veya borç aldığı parayı harcamaz. Öyleyse başkan olmak için bu kadar paralar neden harcanır? cevabı hepimiz biliyoruz . Bu soruyu tüm adaylara sorabilmeliyiz.
Belediye başkanı kim olmalı veya başkan kim olacak sorusunu hep sorarız. Tanıdığımız tanımadığımız kime sorarsak ya sevdiğimiz arkadaşımızı, ya hemşerimizi, ya etnik olarak aynı olduğumuz veya mezhepsel yakınlığımız olan birini hemen düşünmeden söyleriz. Kısaca gönlümüzden geçeni söyleriz veya dillendiririz, peki soruyu belediye başkanı nasıl olmalı? diye sorarsak tabi ki düşüneceğiz. Kafamızda nasıl olmalı diye ilk etap ta ne söyleriz; çoğunluğumuz öncelikle dürüst olmalı deriz, sonra iki veya üç özellik söyleyebiliriz. Dürüstlük kriter mi yoksa zorunluluk mu ayırmak mümkün aslında, herkes dürüst, ahlaklı ve vicdanlı olmak zorunda ve insan olmanın gereği, ama günümüzde bu birçok yerde kriter artık. Her şeyden önce vatandaş olarak öncelikli sorulması gereken soru belediye başkanı nasıl olmalı? Entelektüel birikimi olan ve bilinçli kişi bu soruyu sorar öncelikle, nepotist düşünce ise akraba, hemşehri ya da partilim olsun diyecektir. Menfaatperestlik ve nepotizm hastalığı ülkelerin kalkınması önündeki en büyük hastalıktır.
Düşünen, ülkesi ve milletinin geleceği için kafa yoran insanların tek derdi, devletin güçlenmesi, milletin refahı ve gelecek kaygısı olurken günümüz siyasetçi profili ne yazık ki günü kurtarma, kendini ve etrafını zenginleştirme düşüncesindedir. Toplum ve seçmen olarak bizi yönetecek bizim vergilerimizle ilçemize mahallemize hizmet yapacak kurumun başında olacak kişinin profilini ortaya koymalıyız ve bu profili oluşturduktan sonra kim olmalı veya hangi partiden olmalı sorusunu sormalıyız. Türkiye’nin idari yapılanmasında belediyeler kanunlarda öngörülen hizmetleri yapmakla yükümlü hizmet birimidir. Öyleyse birçok konuda hayatımızı ve yaşam kalitemizi etkileyen, vatandaşın parasını ve devletin kurumunu emanet edeceği belediye başkanı nasıl olmalıdır. Bu soruya herkesin cevabı farklı olmakla beraber çoğunluğun ortak beklentisine göre değerlendirme yapmaya çalışacağız. Okuyucu tabii ki buna ilaveler ve çıkarmalar yapacaktır. Önemli olan bu soruları sorup kendimizce cevaplar verdikten sonra kim olabiliri buluruz umarım.
– Her ne kadar herkeste var olması gereken bir özellik olması gerekse de dürüst, ahlaklı, hoşgörülü ve adil olmalı.
– İnsani yönü güçlü, akli ve fiziki sağlığı yerinde, mantıklı, nefsi duygulardan arınmış, öngörülü, vatandaşlara ve çalışanlara güven vermeli.
– Yönetme yeteneği ve kabiliyetine sahip olmalı, yönetişim tekniklerini iyi kullanabilmeli, organizasyon ve çalışma ahengini sağlamalı, koordinasyon yönü güçlü olmalı. Orkestra şefi edasıyla birimler arası uyumu tesis edebilmeli(orkestra şefi nasıl ki ben hem yönetir hem viyolonsel veya keman çalarım derse ortaya kaliteli müzik çıkmayacağı gibi) imar müdürlüğü de yaparım veya veteriner müdürlüğü de yaparım, başkanlıkta yaparım derse bir başkan hiçbir şey yapamaz. Başkan birimini iyi yönetmeye başkanlık yapmaya odaklanmalı, takımını iyi kurup koordinasyonu sağlamalı, ekibine güven duymalı ve güven vermeli hiçbir başkan müdürlük, şeflik, çavuşluk gibi görevleri yapmaya kalkışmamalıdır.
– Çalışacağı şehri ve beldeyi; mahalle, sokak hatta binasına kadar tanımalı belediye hizmetleri hakkında asgari bilgiye ve yönetim tecrübesine sahip olmalı.
– Devletin yerelde bulunan birimleri (valilik, kaymakamlık ve muhtarlık)uyumlu saygı ve nezaket çerçevesin de çalışmalı. Ülkemizde son yıllarda belediye başkanları bulundukları ilin, ilçenin, beldenin sahibi oldukları psikolojisi ile devlet kurumları arasındaki bağları zedelemekte buda diğer kurum idarecilerini açık olmasa da incitmektedir. Vali, kaymakam, muhtar gibi görevler belediyenin birimi değil paydaşlarıdır. Protokol ve resmi toplantılarda mülki amir olan vali ve kaymakamlara nezaket göstermek devlet işleyişindeki ahengi ve verimliliği arttırır.
– Belediye hizmetlerinde toplum yararı ve önceliklere göre harcamalarda hassasiyet göstermeli, belediye sınırları dışında hiçbir yerde belediye bütçesi ile harcama yapmamalı, bütçeyi vergi topladığı mahallin ihtiyaçları için verimli şekilde harcanmasını temin etmeli.
– Belediye çalışanı ve yönetim kadrosunda görevli olanlarla kanunlar çerçevesinde ve yönetim tekniği açısından uyumlu çalışabilmeli, belediye çalışanları yasal olarak kamu çalışanı ve yasal haklara sahip olduğundan keyfi uygulamalar yaparak çalışanı mağdur etmemeli. Çalışan tüm personelin takım arkadaşı olduğu ve birim amiri olarak çalışanların tüm haklarının korunmasını, mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamalıdır. İnsan onuruna yakışmayan gurur incitici durumlardan kaçınmalı muhataplık konumunu doğru belirlemeli yönetim hiyerarşisine uymalıdır. Mutsuz moralsiz kırgın elemanlarla verimli çalışma olmayacağı gibi başarılı olmakta imkansızdır.
– Belediye başkanı vizyon sahibi olmalıdır. Belediye başkanlığı bir meslek olmadığı için her meslekten insanın başkan olması mümkündür. Arzu edilen teknik bilgi sahibi mühendis, mimar, şehir plancısı veya belediye tecrübesi olan bir aday olsa da siyasi yapı gereği veya siyasi kültür gereği bizim partiden olsun parası da olsun anlayışı ile başkan adayları belirlenmektedir. Böyle olunca da belediyeciliği tanımak için üç beş yıl heba olmaktadır. Şehre kimlik katacak, ruh verecek ilçeyi veya beldeyi özel kılacak vizyoner projeler yerine görsel faaliyetlerle (konser, şenlik, festival vb)dönem tamamlanıyor. Bu da şehrin beş yılının kaybı demektir. Kendi mesleğinde başarılı, meslek ahlakına sahip, yönetim kabiliyeti olan, teknik eğitimli, vizyon sahibi olmalı.
– Seçildiği andan itibaren parti rozetini çıkartıp tüm halkın belediye başkanı olmalı, hizmet ve yardımlarda parti, bölge, din, mezhep ve etnik ayrım yapmamalı.
– Komşu il, ilçe, belde belediyeleri ile büyükşehirlerde, belediyeler arası çalışmalarda parti gözetmeksizin ortak çalışabilmeli. Çünkü belediyenin geliri tüm halktan toplanır başkanın partisine oy verenlerden değil. Bu durumda devletin ve milletin emrinde olmalı parti kimliğini öne çıkarmamalı.
– İldeki, ilçedeki, beldedeki dernek ve tüm STK’lar, spor kulüpleri, sanatsal ve kültürel oluşumlarla iyi ilişki içinde olmalı, gerektiğinde bu kuruluşlara gerekli yardımı yapmalı.
– Belediye sınırları içindeki işadamı, esnaf, zanaatkar, işçi, memur ve vatandaşlarla yakından ilgilenmeli ayrım gözetmeksizin sorunlarını çözmeli.
– İstihdam ve kadrolaşmada kayırmacılık, partizanlık yapmadan bölge insanından ihtiyaçları karşılamalı.
– Diğer siyasi parti ve meslek örgütleriyle nezaket kuralları çerçevesinde faydalı projelerde işbirliği yapmalı.
Özetle paramızı, şehrimizi, çevremizi emanet edeceğimiz kişinin emanetimize sahip çıkıp koruyan adaletli, ahlaklı, karakterli, bilgili, tecrübeli bir aday olmasını isteriz. Herkesin şahsi çıkarlarından arınıp gerçek anlamda vatansever, milletini, yetimi, yoksulu, mağduru düşünen vicdan sahibi insanların bu görevlere gelmesi temennisi ile…
Belediye başkanı kim olsun? … düşünelim…
Aydın Arslan