Kimin kime koşacağını belirlemek gerek
Milliyetçi Hareket Partisi Güngören Belediye Meclis Üyesi Gökhan Arslan, olası Marmara depremini dile getirerek, öncesi ve sonrası ile ilgili önemli konulara değindi.

MHP Güngören Belediye Meclis Üyesi, Trabzon Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı, O. Endüstri Yüksek Mühendisi, Siyaset Bilimci ve Ekonomist Gökhan Arslan olası Marmara depremi ile ilgili önemli açıklamada bulundu.
DEPREM; Marmara Bölgesini, İstanbul’umuzu ve Güngören’imizin beklediği, bir gece ansızın ve habersiz gelecek olan felakete, bizler hazırlıklı mıyız? sorusuyla açıklamasına başlayan Gökhan Arslan şunları söyledi:
– Bölgemiz tam bir deprem kuşağındadır. Bu bilince sahip olunarak yapı stoklarımızı yenilemek mecburiyetindeyiz.
– Devlet, belediye, kurum ve kuruluşlar yasayı tam olarak uygulanmalı…
– Tek çözüm, devletin tüm kanunlarını uygulayarak, oy kaybı riskini göz önüne alarak, ada bazlı dönüşümdür.
– Olası bir Marmara ve İstanbul Depreminde kimin kime koşacağını önceden belirlemek gerekir…
– Nasıl yardıma gelecekler…
– Unutmayalım! Deprem değil, binalar öldürür. Bugün tedbir almaz isek yarın ağır bedeller öderiz ve milletçe o göçüğün altında kalırız…
İstanbul ve Güngören’de eski yapı ve riskli yapı stoğu bir hayli fazla. Deprem olduğu anda Allah muhafaza deprem değil, binalar bizlerin sonunu getirecektir. Bu deprem daha önce yaşandı ve yaşanacak. Bir çok vatandaşımızı kaybettik. Bir çok evlat anasız babasız yetim kaldı, bir çok vatandaşımız evsiz barksız kaldı. Depremden önce alınacak tedbirler bu yıkımın önüne geçecektir. Bölgemiz tam bir deprem kuşağındadır. Bu bilince sahip olunarak yapı stoklarımızı yenilemek mecburiyetindeyiz. Unutmayalım, deprem değil binalar öldürür.
Devletimiz 6306 sayılı Afetlerle Mücadele Yasasını çıkardı. Bu afetten vatandaşlarımızın korunması için gereken tedbirleri aldı fakat uygulanabiliyor mu? Bu da ayrı bir problem.
Kurum ve kuruluşlar gerek gördüğü yerlerden, ekonomik açıdan ömrünü yitirmiş yapılardan karot raporu alabilir veya aldırabilir. Bu karot raporuna göre yapının içinde yaşayan vatandaşlarımıza bir tebliğ yollar ve riskli yapının boşaltılmasını talep eder. Bunun sonucunda riskli binalar veya yapılar yıkılır. Buraya kadar tamam.
AMA ADA BAZLI DÖNÜŞÜM NASIL OLUCAK VE NASIL BAŞARIYA OLUŞUCAK?
İşte bu durumda tüm adanın üzerinde bulunan yapıların karot testi alınır. Zaten hemen hemen hepsi 2002 Deprem Yönetmenliğinden önce yapıldığı için çürük çıkacaktır. Ardından belediye meclisimizin aldığı kararla 10 kat’a kadar izin verildiğinden ve kaçaklar dahil Güngören’de ortalama 6 kat olduğundan vatandaşın cebinden para çıkmadan ve yahut cüzi bir miktar maddi külfet oluşacağından dönüşüm yolu açılacaktır.
Lakin yerinde dönüşüm yapılan yeni binalarda karot değerleri yüksek çıkacağından ada bazlı dönüşümün önü kapanacaktır diye düşünen vatandaşlarımızın sesini duyar gibiyim. İşte o zaman Devlet, belediye, kurum ve kuruluşlar yasayı tam olarak uygulayarak burada yaşayan vatandaşlarımız bu teklifi kabul etmez ise kamulaştırma işlemlerine girilmesi gerekmektedir.
UNUTMAYALIM DEMOKRASİLERDE ÇARE TÜKENMEZ…
Güngörenimizdeki birçok yerleşim alanı bilindiği üzere bitişik nizamdır. Bitişik nizam eğer ki, bina yükseklikleri eşit, yani gabarileri eşit, bina aralarında yeterli derz boşluğu var ise ve binaların bodrum katları var bir sıkıntı yaşatmaz. Ama gelin görün ki Güngören’de bitişik nizamdaki binalarımız aynı yükseklikte değil. Olası bir depremde binalar birbirlerini vuracak, bir binanın döşemesi diğer binanın kolonu keseceğinden, yani çekiçleme kuvveti oluşacağından bu binalar birbirine vura vura Allah korusun yıkılacaktır. Yani bitişik nizam olan Güngörenimizde yeni bitişik nizam binalar yapılması bu çekiçleme kuvvetinden oluşacak olan deprem yıkılma riskinden bizleri ne yazık ki korumayacaktır.
Tek çözüm devletin tüm kanunlarını uygulayarak, oy kaybı riskini göz önüne alarak ada bazlı dönüşümdür.
PEKİ DEPREM YAŞANDI VE DEPREMDE SONRASI ÖNEMLİ OLGULAR NELERDİR?
Deprem sonrası iki olgu vardır. Göçük kaldırma ve ikmal. Peki olası bir deprem de ikmali nasıl sağlayacağız? İşte en önemli problemlerden biri. İnsanız bizlerin olası bir deprem sonrası yaşamaya devam edeceğiz. Bunun için su lazım, yemek lazım, barınma lazım, bebekler için süt lazım, Allah muhafaza kışın olursa battaniye lazım, tulum lazım, lazım lazım lazım…
Olası bir Marmara ve İstanbul Depreminde kimin kime koşacağını önceden belirlemek gerekir. Bu yüzden daha önce mecliste verdiğim bir önergede Belediyemizin olası bir depremde bir bize en hızlı şekilde kara veya hava yoluyla ulaşabilecek bir Büyükşehir Belediyesi ile deprem protokolü yapması gerektiğini söylemiştim. Bu şekilde bir protokol sonrası Marmara ve İstanbul ili karışacağından kimin kime yardım etmesi gerektiğini bilmesi gerekir. İşte bu protokol İstanbul’umuzun 39 ilçesinin de yapması gerekmektedir kanaatindeyim…
Peki protokoller yapıldı varsayalım. Nasıl yardıma gelecekler diye içinizden geçirdiğinizi biliyorum.
İşte yine Güngören Belediye Meclisinde verdiğim önergelerden biri de bu. Allah korusun olası bir depremde yollar kapanacaktır. Yardım araçları bir yerden bir yere gidemeyecek. İşte verdiğim önerge de ana halterleri açık tutma yönündeydi. Eğer ki kentsel dönüşümü gerçekleştiremiyorsak önceliği ana halterlerin olduğu bölgelere vermek gerekir; ana halterlerin üzerinde bulunan binaları güçlendirme yolunda gitmeliyiz. Bunun için belediyeler 10 yıllık faizsiz kredilerle bu ana halterleri güçlendirir ve ikmal yolları açılır, göçük kaldırma hız kazanır.
Unutmayalım deprem değil binalar öldürür. Bugün tedbir almaz isek yarın ağır bedeller öderiz ve milletçe o göçüğün altında kalırız…
Sokak aralarında yerinde dönüşüm yapan mütahitlerin kontrolsüzce yapılan yıkımların ve inşaat yapımlarına değinen Gökhan Arslan şunları söyledi: