Ruhsatı 2 kat verilen binalar 5 – 6 kat yapıldı

0

Urfa’nın 48 bin 13 nüfusuna sahip olduğu yıllardan günümüze geldiği Şanlı Urfa’yı anlatan Yusuf Savaş uzmanlık alanlarını olan Türki’ye deki imar yapılanmasını ele alarak, olası depreme karşı yapılacak binalar hakkında ON2AYBAHÇELİEVLER TV’ye önemli açıklamalarda bulundu.

on2aybahcelievler TV, Eşref Eker, Yusuf Savaş

on2aybahcelievler.com haber sitesi ve on2aybahçelievler TV olarak Bahçelievler’e hizmeti bulunanları sizler için bulup röportaj yapıyoruz. Eşref Eker’in bugünkü konuğu Bahçelievler ilçesine önemli hizmetleri bulunan, Yenibosna Belde Belediyesi döneminde Fen İşleri Müdürlüğü ve Belediye Başkanı Saffet Bulut döneminde Belediye Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunan Yusuf Savaş ile görüştük.

ON2AYBAHÇELİEVLER TV mikrofonlarına konuşan Yusuf Savaş, İstanbul’da çok farklı ilçelerde çalışmış, görev yapmış, yerel yönetimlerde birçok projeye imza atmış.

– Yusuf Savaş kimdir, kısaca anlatır mısınız?

– 1947 Urfa doğumluyum. Bizim o yıllarda Şanlı Urfa kelimesi geçmiyordu uzun yazılar ama Destan Urfa diyoruz. Şanlı Urfa ismini 1983 -84’ten sonra aldı biliyorsunuz. 1947 doğumluyum. İlk, orta ve lise tahsilimi Urfa’da yaptım. İlkokul mezuniyetim 1959. Hatta onunla ilgili şöyle bir hatıram da var Bilgi bilgide, ağzımda. O yıllarda beş yılda bir nüfus sayımı yapılırdı. 1955 nüfus sayımına göre Urfa’nın kent içi nüfusu 48 bin oluştu.

Evet bu 48 bin 13 kişi. Aşağı yukarı hepsi birbirini tanırdı. Uzaktan yakından birbirinin akrabası idi. Biz Urfa şehirlisi olarak, şehrin merkezi olarak Türkmen’im. Türkiye’nin yüzde yüz Türk’üz. Yani bizim şehrin ilçesindeki ailelerden hiç birinde Kürtçe bilen yoktur. Arapça bilen yoktu.

– Çok enteresan ilk defa ben de duyuyorum. Yani Urfa’nın yapısı bir Türkmen, kökeni Türkmen kökenli…

– Hatta Kerkük’ün derler. Biz birbirimize dayı yeğen deriz. Yok yüzde yüz. Tabi ilkokul, ortaokul ve lise bittikten sonra İstanbul’a geldim. Yıldız Teknikten inşaat mühendisi olarak mezun oldum. Sonra Yenibosna Belediyesi vardı. O zamanlar misafir belediye. Orada fen işleri müdürlüğü yaptım beş yıl. Daha sonra seksen seçimlerinden sonra Nazif Ekşi Bey Bakırköy’e kazanınca Bakırköy’de başkan yardımcılığı yaptım. İmardan sorumluydu. Maalesef ki öyle…

– Sevgili Başkanım, imar dediniz görüyoruz İstanbul ve Türkiye’miz deki imarla ilgili betonlaşma ve bir takım usulsüzlükler son zamanlarda bayağı bir had safha yaptı. Sizin de mutlaka bu imarla ilgili bir görüşlerimiz olacaktır. Bunları bizimle paylaşabilir misiniz?

Sınavdan altı bin yedi yüz seksen beş sayılı İmar Yasası vardı. Bu şeyden sonra Özal’dan sonra o da değiştirildi. Bu yasa o günün hükmünde. Şöyle düşünelim. 14 yaşında, 15 yaşında bir delikanlı düğüne gidecek, ona elbise dikti diyorsunuz. Özel terziye gidip biçiliyor, ölçülüyor, üstüne cuk oturan şahane bir elbise yapılıyor diye düşünün. Aradan birkaç sene geçince bu delikanlı tabi gelişiyor, serpiliyor, her bilgisayar tarafından patlamaya başlıyor. Yani imar yasası da şu anda benim tarihime en uygun şekilde bu nasıl diyeceksiniz? 6 ve 785 sayılı yasanın 19, 20, 21 inci maddeleri vardı. Bunlar kaçak yapılarla ilgiliydi. Kaçak yapılar işte görüldüğü anda zabıt altına alınır, mühürlenir. Mühür geldikten sonra bu uyuşmadığı birbirini peşinden sayıyorum. Mühür yendikten sonra yapılan kısımlar hiçbir kararda ve tebligatta gerek kalmaksızın anında yıkılır dedi. Sonradan bu yasanın bu maddeleri değiştirildi. Değiştirdiğinde işte efendim bir aylık süre tanındı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Nasıl oldu? Bu bir aylık süre içerisinde. Bugün ki teknolojiyle konuşacak olursak, insanlar çift kalıp gidip haftada bir beton atıyor. Siz daha zemin katta iken yakaladığınız kaçak inşaatı, işlemler bitinceye kadar, encümen yıkım kararı filan çıkıncaya kadar adam dördüncü, beşinci kata yetişiyor. Dolayısıyla yıkamıyorsunuz. Yıkamadan hız için de çok büyük problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. İşte bu andaki bu depremin sıkıntılarının sebebi de yegane sebebi de budur. Adam iki katlı inşaat için ruhsat alıyor, satışını ona göre yapıyor. Yaptıktan sonra kaçak üstüne kat atmaya başlıyor. Siz bugünkü yasalar çerçevesinde işlem yapmaya başladığınızda, yıkıma gittiğinizde bina 5 katlı oluyor. Şimdi iki kattan ağırlığını taşıyacak şekilde yapılmış bir temel kolon 5. Katın ağırlığını taşıyamıyor. Dolayısıyla en ufak bir sarsıntıda. İşte başımıza bu felaket geliyor. İstanbul’un durumu da aynı olacak.

–  Yani değişen bir şey yok. Ne yapacağız başkanım?

 Yapılacak şey şu. Bir defa imar yasasının eski 6700, 80, beşte iki, 19, yirmi, yirmi birinci maddeleri yeniden getirilecek. 785 sayılı imar yasasının 19, 20, 21 inci maddesine 21 inci maddede ne diyordu? Hatırladığım kadarıyla çok uzun yıllar geçti. Diyordu ki yapılmış, bitmiş dahi olsa, içine girilmiş dahi olsa mahkemeye müracaatla mahkeme boşaltır diyor. Evet. Yani dava süreci filan tanımaz, anında boşaltır. Siz gider gereğini yaparsınız. İstanbul Belediyesi’ne bağlıydı, Bahçelievler mıntıkası değil mi? Evet, iskan almadan binanın içine girilebiliyor muydu? Girilmiyor. Evet. İşte işin özeti burada.

– Başkanım işe buradan mı başlayacağız?

 İşe buradan başlanacak. Yani bir defa kaçak inşaatların önüne geçmek için işe buradan başlanacak. Dolayısıyla inşaat yapımının yani kaçak kısımların yapımına bu şekilde ancak önleyebilirsiniz. Dolayısıyla o zaman taşı için sistemde üstüne ne kadar gelmesi gerekiyorsa o kadar yapılacağı için her bir depremde zarar görmeyecektir. Artı bir şey daha var. Şu anda yapılan çok büyük bir yanlış var. Bunu ben ilk günden sosyal medyada paylaştım. Efendim bu büyüklükte iki deprem olmuş. Bu kadar bina yıkılmış, 50 binden fazla insanımız ölmüş. Depremler artçıları devam ediyor. Devam ederken bir yandan konut yapıp insanları içine koymak için hızlandırılmış inşaat yapıyoruz. Şimdi ne kadar büyük bir yanlış. Sosyal medyadan paylaştım ben bunu. Dedim ki bak sakın inşaat yapmayın. Şu anda depremde sahile yaklaşınca yakaları dinince yakaları attılar. Sükunete erişince yakada beton atmayınız. Çünkü attığımız beton demirden ayrılacak. Bulgur gibi de dağılacak. Aynı gün 4 büyük 4’ten büyük 3 deprem oldu. Aynı gün bu aynı gün dökülen betonda hangisi sağlam kalabilir? Bana bir tane bilim adamı anlatsın. Yani imkansız bir şey. Yani şu anda yapılan bütün konutlar, bütün konutlar depremde yıkılacak öncelikli binalardır. Ya bu? Bu hata yapılmalıydı. İnsanları konteynırlar da yerleştirecek siniz. Konteynırları yerleştirdikten sonra sükûnete erecek. Bu attılar. Ondan sonra siz betonarme inşaata gene öleceksiniz. Ya da çelikten yapacaksınız. Başka çareniz yok. Şu anda yapılan binaların ben not düşmek adına söylüyorum. Tarihe not düşmek adına söylüyorum. Bugüne kadar yapılan binaların hiçbiri sağlam kalmayacak olur gider. Hiçbir. Evet başkanım ya ne kadar prizi hızlandırılmış katkı maddesi de konulsa? Çünkü beton atıldıktan bir saat sonra, 3 saat sonra, iki saat sonra, 4 saat sonra artçı depremler oldu, olmaya da devam ediyor. Ama bu arada inşaat yapılıyor yani yazık.

Evet başkanım çok teşekkür ediyoruz, çok önemli bilgiler verdiniz. Sevgili dostlar, on2aybahçelievler’in konuğu, sevgili Yusuf Savaş başkanımız bize iki konuda çok önemli bilgiler verdi. Birincisi Urfa’nın 48 bin 13 nüfusuna sahip olduğu yıllardan günümüze geldiği Urfa mızı anlattı, özetledi. Bir de ikincisi imarla ilgili. Yusuf Savaş’ın uzmanlık alanlarından biri imar yapılaşma idi. Bilhassa İstanbul’da farklı ilçelerde çalıştığımdan dolayı buranın hem demografik yapısını hem coğrafi yapısını da yakından bildiği için çok önemli bilgiler verdi. Biz de sizlerle bu önemli bilgileri paylaşıyoruz. ON2AYBAHÇELİEVLER TV’yi izlemeye devam edin.

About Author

Bir yanıt yazın

error: İçerik korunmaktadır !!