ÇİFTLİKLER

İncirli Çiftliği’nden Kartaltepe’ye

BAHÇELİEVLER MAHALLESİ

Bugünkü Bahçelievler’in çekirdeği olan yaklaşık 500 dönümlük İncirliği Çiftliği 1930’larda satışa çıkarılmıştı. Bu satış haberinin duyulması üzerine H. Avni Başargan Fikret Yüzatlı’yı bulur ve Fikret Bey’e bu yeri satın almak istediğini söyler. Fakat bu kadar büyük bir araziyi almaya gücünün yetmeyeceği için de Fikret Yüzatlı ile birlikte ortak olarak bu araziyi alırlar.  Böylece haritadaki alanda Bahçelievler’in ilk temelleri atılır. Ama modern bir ilçe yaratma vizyonuna sahip olan Fikret Yüzatlı bu amaçla Ankara’daki Bahçelievler’i örnek alır. Buraya bahçeler içerisinde evler yaptırmak suretiyle Bahçelievler ismini verir. İstanbul’un şehir planlamasını yapması için Atatürk’ün yurt dışından davet ettiği meşhur profesör Henri Prost’a projeyi çizdirir. Bu yeri Prost’a dizayn ettiren Yüzatlı, bunun arkasından özellikle Talat Paşa Bulvarı, yuvarlaklarıyla onlara bağlı her yönden gelen yollarıyla Bahçelievler’in merkez mahallesi diyebileceğimiz yerin parselasyonunda modern şehir bilimcisinden istifade edip, bugünkü Bahçelievler’in oluşmasına önderlik etti.

Bahçelievler’de oturmakta ısrarcı oldu

Bakırköy’de deniz kenarında bir evde otururken Bahçelievler’de yaşayan insanlara önderlik edebilmek için buraya yerleşti. Bahçelievler, dağ, taş, dağ başı diyen insanlara örnek olacağım ve burada oturacağım diyerek bugünkü Eski Londra Asfaltının üzerindeki caminin hemen yanındaki evi yapmak suretiyle ailesiyle gelip Bahçelievler’de oturdu. Daha sonra oturduğu bu ev, ilk inşa edilen bahçeli evdi ve ilk dönemlerde arsa ofisi olarak da kullanılmıştır. Bu arsa ofisinin içinden satışlar yapıldı. Bahçelievler yeni kurulduğu için o dönemde orta direk denilen insanlara çok uzun vadelerle arsa satıldı. Yıllar sonra Yeni Londra Asfaltı’nın buradan geçmesiyle Bahçelievler bir daha kıymetlendi. Bahçelievler’in bugünlere gelmesinde Fikret Yüzatlı’nın çok büyük emekleri vardır. 1954 yılında Yeni Londra Asfaltı üzerinde Ömür Lokantası’nın inşaatına başlıyor ve onu 1956 yılında hizmete açıyor. Bu lokanta 2004 yılına kadar hizmet ediyor. Şu anda Ömür Sitesi olan arazi uzun yıllar fabrika olarak kullanılıyor. Ve daha sonra Bahçelievler’e örnek olabilecek 11 bloktan oluşan site inşaatına başlanarak yine örnek bir hizmete imza atılıyor. Yine burada Türkiye’nin en güzel öğretmen evlerinden biri hizmet veriyor. Dolayısıyla ilk gününden bu gününe kadar gerek Fikret Yüzatlı İlköğretim Okulu olsun,  gerek diğer unsurlar olsun Fikret Yüzatlı’nın Bahçelievler’e büyük emekleri geçmiştir.

Bahçelievler’e bu kadar büyük emeği olan Fikret Yüzatlı, aynı zamanda Atatürk ve İsmet İnönü ile yakın arkadaştı. O meyve veren bir insandı. Fakat hayattayken en üzüldüğü konu İncirli Çiftliği’nin kendisine Atatürk ve İnönü tarafından hibe edildiği yalanı olmuştur. Bunun tam aksine arazi kendisi tarafından satın alınmıştır. Bu gerçek tapu kayıtlarında da sabittir.

Fikret Yüzatlı kimdir?

Fikret Yüzatlı’nın baba adı Mehmet Rıfat anne adı Fatma Memnune’dir. Fikret Yüzatlı 1896 yılında İstanbul’da doğdu. Babası devlet memuruydu. Devlet memurluğunun itibarlı bir meslek olduğunu düşündüğü için hem de atlara meraklı olduğundan Kuleli Askeri Lisesi’ne yazıldı ve süvari olmak istedi. Orduya ilk katılış tarihi 1915’dir. Kurtuluş Savaşı esnasında Filistin cephesinde, Enver Paşa umumi karargahında süvari teğmen olarak görev aldı. Daha sonra İstiklal Savaşı esnasında Fahrettin Altay Paşa komutasında savaştı. Dört defa gazi oldu. İzmir’in düşmandan kurtuluşunda İzmir’e ilk giren subaylardan biriydi. Savaşlar esnasında 1. süvari tümeni 14. süvari alayı 2. bölük komutanlığında teğmen ve üst teğmenlik yaptı ve 3. bölük komutanı Zeki Doğan (Türkiye’nin ilk Hava Kuvvetleri Komutanı) ile beraber İzmir’e intikal edip, o zaman İzmir meydanındaki Sarıkışladaki bozguna uğratılmış ve çekilmek üzere olan Yunanlıların direkte unuttukları bayrağı Zeki Doğan ile beraber bifiil indirip yerine Türk Bayrağını çekti. Ve bu başarılarından ötürü İstiklal Madalyası sahibi oldu. Savaşlarda birtanesi Lefke katliamında, bir tanesi 2. İnönü muharebelerinde olmak üzere 2 defa çok ağır şekilde yaralandı. Fakat yaşayacak ömrü varmış. Bu yaralarını atlatarak İzmir’e ilk ulaşan süvarilerimizden bir tanesi oldu ve bu başarılarından dolayı hemen Kurtuluş Savaşı’nın akabinde İsmet Paşa’nın yaverliğine getirildi. Bu görevinden sonra İsmet Paşa’nın isteği üzerine Cumhuriyet Halk Partisine katıldı ve daha sonrada 1944 – 1950 yıllarında 7. ve 8. dönem Giresun milletvekilliği yaptı. 1928 yılında Nihal Yüzatlı ile evlendi. 3 çocuk sahibi oldu. Bunlardan bir tanesi babam Tulga Yüzatlı amcam (rahmetli) Tunçdal Yüzatlı, kızı Mevhibe Andaçlar’dır. Parlamento sonrası yaşamda ticarete atıldı. Ve Ömür Şirketler Gurubunu kurdu. Ayrıca İstanbul Bahçelievler ilçesinin kurulmasında ve gelişmesinde büyük emeği geçti. İstiklal Savaşında da süvari olan Fikret Yüzatlı’nın atlara olan sevgisi onu Türkiye’de modern yarışçılığın temeli olan Türkiye Jokey kulübünü kurmaya kadar götürdü. Türkiye Jokey kulübünde de 2 dönem başkanlık yaptı. At yarışçılığının bugünlere gelmesinde büyük emekleri geçti. 1968 senesinde İstanbul’da vefat etti. Kurucusu olduğu Bahçelievler ilçesinde gömülmeyi vasiyet etmişti. Kendisi gazi ve asker olduğu için şehitliğe defnedilebilecekken bu ilçede gömülmek istediği için Osmaniye mezarlığına defnedildi. Eğitime her zaman önem vermiş bir insandı. 1970’lerden önce yaklaşık 4000m2’lik bir araziyi Milli Eğitim Bakanlığına bağışlamak suretiyle bir okulun yapılmasına da önderlik etti. Bahçelievler’de yaptırdığı okul Fikret Yüzatlı İlköğretim Okulu adını taşımaktadır.

Fikret Yüzatlı, Mustafa Kemal Atatürk ile – 1925
İncirli Çiftliği’nin sahibi Fikret Yüzatlı’nın torunu Feyyaz Yüzatlı gazeteci Bayram Kırtaş’a bilgi verirken….

Yüzatlı soyadının nereden geldiğini torunu anlattı

Kemal Feyyaz Yüzatlı “Dedem atları çok seviyordu. Türkiye Jokey Kulübüyle büyük ilgisi vardı. Bir gün İsmet Paşa’nın ve büyük şair Yahya Kemal Beyatlı’nın olduğu bir mecliste“Paşam ben Atlı soyadını aldım fakat atçılık çevresinde olduğum için tanıdığım herkes Atlı soyadını taşıyor. Herkes bize sen onunla kardeş misin diye soruyor” deyince söze Yahya Kemal Beyatlı karışıyor ve “Sen Kurtuluş Savaşı’nda süvari yüzbaşısıydın. Süvari Yüzbaşısı yüz atlıyı yönetir. Bundan sonra senin soyadın Yüzatlı olsun” diyor. Ve dedem o zamanlar atlı soyadını Yüzatlı olarak değiştiriyor.


Haznedar ve Merter Çiftliği’nden Osmaniye’ye

BAHÇELİEVLER MAHALLESİ

Bahçelievler’in geçmişinde ve bugününde imzaları olan önemli isimler var. Bu isimlerden biri de Trakya direnişinin kahramanı, bugünkü Merter’in ve Haznedar Çiftliği’nin sahibi Ahırköylü Ahmet Muhtar Merter’dir.

Tarih kitaplarında Ahırköylü Ahmet Bey (Muhtar) olarak geçen ve Yunan İşgali’ne karşı Trakya-Paşaeli Cemiyeti’i bünyesinde 114 silahlı adamı ile Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinde aktif ve önemli roller üstlenen Gazi Ahmet Merter, bugün büyük çoğunluğu Güngören sınırları içerisinde kalan Merter’e adını vermiş bir kahraman olarak tarihteki yerini almış.

Türkiye’nin bağımsızlığını kazanmasının ardından modern bir cumhuriyet olarak geleceğe hazırlanmasında da önemli roller üstlenen ve birçok ilklere imza atan Ahmet Muhtar Merter, kurtuluş savaşı kahramanı, iş adamı, güreş ağası ve Trakya Paşaeli Cemiyeti Merkez üyesi gibi ünvanlarla da hatırlanıyor.

Osmanlıya hazinedarlık yapmış bir aile

Ataları Osmanlı sarayında hazinedarlık yapan Merter ailesi yüzyıllardır İstanbul’da yaşayan köklü bir aile olarak biliniyor. Saray’a haznedarlık yapan aileye padişah da bugün Bahçelievler sınırları içinde bulunan Haznedar bölgesini tımar olarak vermiş, ailenin burada kurduğu Haznedar Çiftliği yüzyıllarca parmakla gösterilen bir bölge olmuştur. Sonraki yıllarda çiftliğin sahibi olan Merter ailesinin bilinen kahramanlarından biride milli mücadelede önemli roller üstlenen Ahırköylü Ahmet unvanlı Ahmet Muhtar Merter’dir. Bugünkü Merter’in de içinde bulunduğu 5 bin 500 dönümlük Haznedar Çiftliği’nin sahibi olan Ahmet Merter, benzer bir çiftliği de bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Ahırkapı’da kurmuş. Milli mücadele yıllarında daha çok buradaki çiftliği ile nam salan ve Ahırkapılı Ahmet Muhtar Bey ismiyle tanınan Ahmet Merter zengin olmasına rağmen, servet kaygısına düşmemiş, düşman işgaline maruz kalan ülke savunmasında 114 silahlı adamıyla çekinmeden görev almış.

Kabına sığmayan, milli ve manevi değerlere bağlı yüreği ülke sevgisiyle yanan şahsiyet sahibi bir yiğit olarak tarih kitaplarındaki yerini alan Ahmet Merter, Trakya’yı işgal eden Yunanlılara karşı büyük başarılar kazanmış, ünü Mustafa Kemal Paşa’ya kadar gitmiş bir vatansever olarak tanınıyor.

Trakya direnişini Paşaeli Cemiyeti başlattı

1.Dünya Savaşı’ndan sonra dört bir yandan Anadolu düşman işgaline maruz kaldı. Aynı zamanda Yunanistan’ın da Trakya bölgesini işgal etmesi, bu bölgedeki halkı harekete geçirdi. Mustafa Kemal Atatürk’ün de emri ile Trakya-Paşaeli Cemiyeti kurularak düşmana karşı direniş harekatı başlatıldı. Ahırköylü Ahmet Muhtar’da 114 silahlı adamı ve kayınbiraderi Ahırköylü Ahmet Lütfi ile bu direnişteki yerini aldı. İstanbul’un müttefik kuvvetleri tarafından işgali üzerine 31 Mart 1920 tarihinde 77 delege ile toplanan Lüleburgaz Kongresi’nde de Edirne delegesi olarak yer aldı. 2 gün süren ve 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar’ın da (Eğilmez) katıldığı kongrenin 1 Nisan 1920 tarihini taşıyan bildirgesinde şu karalar alınmıştır.

– Trakya, büyük bir Türk ve Müslüman topluluğu ile iskan edilmiş olup ırki, tarihi, siyasi ve iktisadi sebeplere ve bütün dev-letlerce kabul edilmiş olan milliyet ve adalet esaslarına göre Türk hakimiyetinde kalmalıdır. Bu hakka karşı vaki olacak her türlü işgal ve ihtilal harekatına karşı mukavemet ve müdafaa edilecektir.

– Mukavemet ve müdafaanın bütün icaplarının temin ve ihrazı, zaman ve sureti icrası ve bu en son çareye girişmeden evvel, Trakya geleceğinin düşünüldüğü bütün siyası teşebbüslerin yapılması için tam salahiyetli ve livaları temsilen ikişer kişilik bir merkez heyeti kurulmuştur.

– Trakya milletvekilleri ve kolordu komutanı bu heyete tabi üyedir. Heyet “ Trakya Müdafaai Hukuk Merkez Heyeti “ ünvanını haizdir. Fevkalade durumlarda heyet yeniden kongre toplama salahiyet ve kudretindedir. Lüleburgaz Kongresi’nde alınan kararlar Anadolu ve Rumeli Heyet’i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya da bildirilmiş ve görüşüne sunulmuştur.

Trakya Kongresi’ne de katıldı

Ahmet Muhtar Merter’i 9-13 Mayıs 1920 tarihleri arasında yapılan ve 217 üye ile toplanan ve bölge ile net kararların alındığı Trakya (Edirne) kongresinde de görüyoruz. Bu kongrede o gün alınan kararlar Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin batı sınırlarının da belirlendiği bir kongre özelliği taşıyor. Edirne adına Belediye Başkanı Şevket Bey, Tüccardan Kasım Efendi ve Ahırköylü Ahmet Merter’in katıldığı kongrede Trakya’nın azim bir Türk ve Müslüman ekseriyetle meskun olup Osmanlı camiasından ayrılıp Yunanistan’a bağlanması düşüncesi kesin bir dille reddediliyor ve muhtemel bir işgal karşısında karşı mukavemet ve bölgenin müdafaasının sağlanacağı vurgulanıyor. Kararlarda Ahırköylü Ahmet Bey’in de imzası vardır.

Yunan taarruzuna karşı

114 müfreze ile  gönüllü oldu

Ahırköprülü Ahmet Bey, Yunan ordularının İstanbul’a yönelik olası bir taarruzuna karşı 1. Kolordu uhdesinde oluşturulan 748 kişilik gönüllü müfreze birliğine de 114 silahlı adamı ile katıldı. Trakya Paşaeli Cemiyeti Merkez heyetinde müdafaa işlerini idare eden milli kumandan Cafer Tayyar bey vasıtasıyla oluşturulan birlik Edirne, Uzunköprü ve İpsala bölgelerindeki gönüllü müfreze-lerden teşekkül edildi.

Yunanistan Trakya’yı ilhak için harekete geçti

Ancak 10 Ağustos 1920 günü Sevr anlaşması hükümleri uyarınca Anadolu ve Rumeli toprakları düşmanlarca paylaşılmaya başlandı. Yunanistan bu anlaşma uyarınca Batı ve Doğu Trakya ile İmroz ve Bozcaada’nın ilhakı için harekete geçti. Trakya bölgesinin Yunan ordusunca işgali üzerine bağımsızlık mücadelesi başlatan cemiyet faaliyetleri de büyük yara aldı. Trakya Paşaeli Cemiyeti’nin birçok üyesinden bazıları Bulgaristan’ın Filibe ve Sofya şehirlerine geçerken bazıları da Anadolu’ya gitti. Ahırköylü Ahmet Merter bey ve kayınbiraderi Lütfü bey ile Seyfi Tülümen gibi arkadaşları da Filibe ve Sof-ya’ya giden cemiyet üyeleriydi. Ancak cemiyet üyeleri gittikleri yerlerde de boş durmadılar. Ve Ankara’da yoğun bir kurtuluş savaşı mücadelesi veren Büyük Millet Meclisi yurt genelinde olduğu gibi Trakya Paşaeli Cemiyeti üyelerine de bir tamim çıkarttı. Tamimde Trakya’nın düşman işgalinden kurtulması için Trakya İhtilal Komitesi oluşturulması talimatı verili-yordu. İşte böyle bir dönemde Ahırköylü Ahmet Muhtar Bey’in de aralarında bulunduğu eski Trakya Paşaeli Cemiyeti üyeleri Yunanistan işgaline karşı Trakya İhtilal Komitesi’ni kurdular.

Talat Paşa Berlin’de vurulmasa birlikte öğle yemeği yiyeceklerdi

Komite’nin görevinin gizli olduğu belirtilen tamimde Ahırköylü Ahmet Muhtar’da vardır ve görevi Trakya’da çete faaliyetlerinde bulunmaktır. Ancak bu faaliyetler sürdürülürken Bulgaristan’da bir İttihat Terakki müdahalesinden çekinilmektedir. Bunun için Trakya Paşaeli Cemiyeti’nden Şakir Bey ile Ahırköylü Ahmet Muhtar Bey, Talat Paşa ile görüşmek üzere Sofya’dan Berlin’e gitti. Talat Paşa ile yapılan ilk görüşmede İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin Trakya-Paşaeli Cemiyeti işleriyle uğraşmamaları üzerine mutabık  kalındı. Talatpaşa, 16 Mart 1921 günü de Şakir Bey ile Ahırköylü Ahmet Muhtar Beyi Hardenbergstrasse’deki evine yemeğe davet etti. Ancak Talat Paşa öğle vakti evinin önünde bir Ermeni tarafından vuruldu ve hayatını kaybetti. Bu Ahırköylü Ahmet bey ve Şakir beyin Talat Paşa ile görüşmesinden sonra Bulgaristan’da bir ittihat Terakki müdahalesinin de önü kesilmiş oldu.

Köprüyü uçurma görevi almıştı

İşgalci Yunanlara karşı 114 silahlı adamıyla büyük kahramanlıklara imza atan Ahırköylü Ahmet Muhtar Merter’in görevi Kırklareli Demiryolu üzerindeki Katrancı Köprüsü’nü havaya uçurarak düşman ordusunun nakliyesini durdurmaktı. Ahmet Merter bu görevini başarıyla gerçekleştirmiş ve köprüyü havaya ulaştırarak düşmanın nakil yollarını kesmiştir.

Haznedar yoğurtları bir ilk

O yıllarda parmakla gösterilen güzellikte bin bir çeşit ürünlerin yetiştirildiği ve yüzlerce kişinin çalıştığı çiftlikte bir de mandıra işletiyordu Ahmet Merter. Ürettiği Haznedar Yoğurtları ile uzun yıllar İstanbulluların sofrasını süsleyen Ahmet Merter. Zamanla İstanbul’un gelişmesi ve motorlu taşıtların artması üzerine Eski Londra Asfaltına yakın yerlerde iki adet benzin istasyonu kurmuş. Bu istasyonun biri bugünkü Ömür lokantasının yakınındaymış. Bir dönem kireç ocakları da işleten Gazi Ahmet Merter, zamanla çiftliğin bazı bölgelerini imara açarak inşaat işine de girmiş.

1950’lerde konut hamlesi başlattı

Bu çerçevede 1950’li yıllarda bölgede toplu konut alanları oluşturma çalışması yapan Ahmet Merter, İstanbul’da adeta konut hamlesi başlatmış. Bugünkü inşaat sektörünü aratmayacak derecede tanıtım kampanyalarına girişen Ahmet Merter, “Yarının modern mahallesi Merter Sitesi” sloganı ile müteahhitliğe başlamış. Merter’in bu girişimi sonraki yıllarda Simitaş Blokları’na dönüşmüş ve 1960’lı yıllarda siteye insanlar yerleşmeye başlamış. Merter’deki Simitaş Blokları’nı Keresteciler Sitesi izlemiş. Ancak kerestecilerin Merter’e ilgi göstermemesi tekstilcilerin de önünü açmış. Ancak Ahmet Merter’in ömrü daha ilerisini görmeye yetmemiş. Kurtuluş Savaşı kahramanı güreş ağası, adam gibi adam Ahırköy’lü Ahmet Merter 1959 yılında, geride İstanbul’a yepyeni yatırımlar, iş ve konut alanları bırakarak hayata veda etmiş. Ahmet Merter’in işlerini iki oğlu devam ettirmiş. Ancak oğullarından birisi yani Berke Merter’in babası Hasan Tahsin Merter, hayatını Almanya’da sürdürmeyi tercih edince baba mirası ile ilgilenmek amca Merter’e kalmış. Amca Rauf Merter, bir yandan arsaları toplu konutlar yapılması için kooperatiflere satmış, bir kısmını da kurduğu inşaat ve müteahhitlik şirketleri aracılığı ile kendisi konut yaparak insanları ev sahibi yapmaya ayırmış. Bölgedeki arsaların değeri giderek kıymetlenmiş ve 750 metrekaresi 3 milyon dolara alıcı bulmuş. Bölge tamamen yerleşime açılınca aile rahmetli Ahmet Muhtar Merter adına semte bir ilköğretim okulu yaptırarak Milli eğitime devretmiş

Ve Kırkpınar Güreş Ağalığı

Sadece ticaretle ilgilenmemiş Ahmet Merter. Toplumun ilgi duyduğu sosyal faaliyetlerde de aktif olarak görüyoruz.Merter’e ismini veren milli kahraman, Kendisi de eski bir güreşçi olan Ahmet Merter ata sporumuza sahip çıkmış, 1958-59 yıllarında Kırkpınar, Güreş Ağalığı yapmış. 1.90 boyunda 150 kilo ağırlığında bir külhanbeyi olan Ahmet Merter, Bakırköy ve Haznedar bölgesinin sosyal açıdan gelişmesi için de büyük emek vermiş. Ahmet Merter buralarda açtığı eğlence ve dinlence merkezleri bölgenin sosyal ve kültürel açıdan da gelişmesine öncülük etmiş.

Merter dünya tekstil merkezi oldu

1970’li yıllara geldiğimizde Merter’i bir tekstil merkezi olarak görüyoruz. Vakko fabrikasının hizmete girmesi ile Merter Türk tekstil sektörünün kalbinin attığı yer haline geldi zamanla. Türk ekonomisine bugün milyarlarca dolarlık katkı sağlayan, binlerce insana istihdam alanı oluşturan ve dünya tekstilinde aranan bir adres haline gelmiş. Bugün Merter adı tüm dünyada bilinen bir isim ve tanınan bir moda merkezi.

Torun M. Berke Merter özünü unutmadı

M. Berke Merter, Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımını yakan ve Trakya Milli Mücadele Hareketinin öncülerinden olan Ahırköylü Gazi Ahmet Merter’in iki oğlundan Hasan Tahsin Merter’in oğlu olarak 1973 yılında Münih’de doğdu. Eğitimini tamamlamasının ardından 9 yıl önce Türkiye’ye dönen Berke Merter İstanbul’a yerleşti. Üç arkadaşıyla YÖM Plastik adlı bir şirket kurarak iş hayatına atılan Berke Merter, ayrıca inşaat işine de girerek dedesinden kalan topraklar üzerinde yaşanabilir siteler kurdu.

Gençlik yıllara kadar öz vatanından uzakta bir hayat yaşamanın verdiği özlemle Türkiye’ye dönen Berke Merter, iş hayatının yanı sıra sosyal ve sportif faaliyetlerde de aktif görevler üstlenmiş. Merter Sanayici ve İş Adamları Derneği (MESİAD) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genç İş Adamları Derneği (GİYAD) üyeliği yapan Merter,  Amatör Lig’de faaliyet gösteren Merterspor Kulübü’nün Başkanlığını yürüttü. Bahçelievler Kulüpler Birliği Yönetim Kurulu ve Gezginler Kulübü üyeliği, iki dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bahçelievler Belediye Meclis Üyeliği yapan Merter, Belediye Meclis toplantılarında verdiği önergeleri bir kitapta topladı. Merter, tanıma fırsatı bulamadı, ancak ününü hep büyüklerinden dinlediği ve tarih kitaplarından araştırdığı dedesi Ahmet Muhtar Merter’in hatırasına büyük değer veriyor.

Onunla ilgili en ufak bir bilgi kırıntısını bile kayıt altına almak için büyük bir emek veren Berke Merter, kendi deyimi ile “Kapı gibi adamdı, 1.90 boyunda 150 kilo ağırlığındaydı. Zaten 3 yıl süreyle Güreş Ağalığı yapması da bunun bir göstergesidir.” diyor. Berke Merter’in gelecek için beklentileri de oldukça mütevazı: “Gelecekte kendimi iyi bir aile babası olarak görmek istiyorum. Çocuklarımı iyi bir şekilde yetiştirmek ve işimde başarılı olmak istiyorum.”


Merter Ailesi’yle 50 Yıldır Birlikte Çalışan Raif Eker

1950 yılından bu yana Merter ailesinin dostu olan emekli Raif Eker Ahmet Muhtar Merter’i anlattı.

“Ahmet Muhtar Merter’in Hüseyin Subaşı adında bir erkek, Naide adında da bir kız kardeşi vardı. Hemen hemen bu bölgenin hakimiydi. Oldukça geniş bir alana sahip olan, Eski Londra Asfaltı’ndan, Tozkoporan’a Davutpaşa Kışlası’ndan Güngören’e, Esenler, Bağcılar Caddesi’nden Ömür’e kadar olan yerler Merter ailesine aitti. Beykoz’da da 3 bin dekarlık bir çiftlikleri vardı. Burasını kardeşi Hüseyin Subaşı’na verdiler. Güngören’de bulunan Haznedar Tuğla Fabrikası ise kız kardeşi Naile’ye verildi. Naile hanımın vefatından sonra fabrika kocası Tevfik Sağlam Paşa’ya kalmıştı. Tevfik Sağlam Paşa da fabrika ve arazilerini Veremle Savaş Vakfı’na bağışladı. 50 yıldır Merter ailesinin içinde bulunuyorum. Merter semti bu aileden alınmadır. Haznedar semti ise yine Ahmet Muhtar Merter’e ait Haznedar Çiftliği’nin adından alınmıştır. Merter ailesinin bölgemize ve halkımıza önemli maddi ve manevi destekleri olmuştur. Bölge semtimizin isimleri bu ailelerin isimlerini taşıyor. Ben şunu söylemek istiyorum: şu an bölgemizde aktif çalışan insanlara iş aş veren ve sosyal sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yapan efendi, dürüst gerçekten Merter ailesine yakışır onları en iyi şekilde temsil eden torun ve oğulları M. Berke Merter’i kutlamak istiyorum. Bölge halkımız, devletimiz kendilerinden yeterince destek görüyor.

error: İçerik korunmaktadır !!