Esnaftan sitem: Bizler sahipsiz bırakıldık
Metro çalışmaları nedeniyle dört tarafı kapatılan, kafes içinde kalan restaurant isletmecisi Murat Başaran, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na “Biz 16 milyonun içinde değil miyiz” Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır’a “Defalarca aradım, yazdım ilgilenmediniz, esnafım ne yapıyor deyip kapımızı çalmadınız” diyerek tüm yetkililere sitem etti.
Yenibosna Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi üzerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yapımı devam eden Ataköy İkitelli Metro İhlas Yuva istasyonu entegre çalışmalarının hemen yanında restaurant işleten Murat Başaran, metro inşaatı çalışmalarından dolayı yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.
2017 yılında başlayan hala bitmeyen metro çalışmalarıyla dört tarafı kapatılarak hapsedilen restaurantta. pandeminin ardından bir de ekonomik krizle mücadele veren esnaf Murat Başaran yetkililerden destek alamadıklarını dile getirdi. Bahçelievler Belediyesi’nden, Büyükşehir Belediyesi’ne, devlet büyüklerimize kadar sorunlarımızı dile getirmeye çalıştık, kimse ilgilenmedi diyen Huzur Restaurant işletmecisi Murat Başaran, “Koltuk peşinde koşmaktan, siyaset yapmaktan vatandaşı ve esnafı düşünen yok. Bizler sahipsiz bırakıldık. En tepeden, ilçe belediyesine kadar hepsi aynı; kimse vatandaşı ve esnafı düşünmüyor. Siz o koltuklarda otururken bizler nereye gideceğiz. Kimin kapısını çalalım” dedi.
‘NİYE BİZİM YANIMIZDA DEVLETİMİZ YOK’
Yenibosna Merkez Mahallesi’nde yaklaşık 30 yıldır restaurant işletmekteyim. 2017 yılında başlayan Ataköy İkitelli metro (M9) istasyonu entegre çalışmalarının İhlas Yuva Durağının inşaat çalışmaları yüzünden ben işlerimi kaybet üzereyim. Bunun üzerine pandemi ve ekonomi de eklenince burada her şeyimizi kaybettik. Bu zaman süresinde, yani 5 yıldır sıkıntılarımızı ve mağduretimizi müracaat etmediğimiz merci kalmadı. Devlet büyüklerimizden, Büyükşehir Belediye Başkanlığına, Bahçelievler Belediye Başkanlığına, aklınıza gelen bütün makamlara müracaat ettim. Ama ne yazık olumlu bir netice alamadım.
Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak, İstanbul Bahçelievler’de yaşayan bir vatandaş olarak, bizler burada ticaret yaparken, niye bizim yanımızda devletimiz yok, Büyükşehir Belediyesi yok, kendi belediyemiz Bahçelievler Belediyesi yok. Bizler burada çok zor şartlar altında çalışıyoruz. Ben restaurantımı kapatmak üzereyim. Derdimi kimseye anlatamıyorum. Restaurantımızın dibinde metro inşaatı yapanlar milyonlarca para kazanıyor. Ama benim ticaretimi engelliyorlar. 5 yıldır dört tarafı metro inşaatı tarafından çevrilmiş, tüm yollarım kapanmış, hapsedilmiş bir işyeri işletmeye çalıştık. Hiçbir yetkili kapımızı çalıp ‘siz burada nasıl çalışıyorsunuz, nasıl yürütüyorsunuz’ diye sormadı.
‘VATANDAŞI VE ESNAFI DÜŞÜNEN YOK’
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan bana, ‘bizler sizleri orada mağdur etmedik’ diye bir mektup gönderdi. İnsanın aklıyla alay eder gibi böyle bir cevap geldi. Ben buradan sizin kanalınızla sayın Başkanım Ekrem İmamoğlu’na şunu sormak istiyorum, ‘Seçimlerde 16 milyonun başkanı olacağım’ demiştiniz. Ben burada 4 yıldır hiç bir hizmetinizi görmedim. Defalarca randevu istedim, cevap alamadım, yardımcılarınla görüşmek istedim görüşemedim. Bu 16 milyonun içinde biz yokmuyuz. Gerçekten bunu çok merak ediyorum. Bahçelievler Belediye Başkanı sayın Doktor Hakan Bahadır’a seslenmek istiyorum, ‘Ben size defalarca yazdım, aradım. Ne yazık ki, derdin ne diye dönmediniz, burada bu esnaf ne yapar demedin, gelip kapımı çalmadınız. Bizleri çok zor şartlarda ticaret yapmakla baş başa bıraktınız. Ben 40 yıldır Bahçelievlerliyim, ben isterdim benim belediye başkanım gelsin elimden tutsun. Benim derdimi sorsun. En azından hatırımı sorsun. Vallahi ne gelen nede giden var. Biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Bu ülkede ticaret yapmaya çalışıyoruz. Ama, dayanacak gücümüz kalmadı. Diyeceğim ki, ‘bizler sahipsiz bırakıldık’ koltuk peşinde koşmaktan, siyaset yapmaktan, vatandaşı ve esnafı düşünen yok. En tepeden, ilçe belediyesine kadar hepsi aynı; kimse vatandaşı ve esnafı düşünmüyor. Siz o koltuklarda otururken bizler nereye gideceğiz. Kimin kapısını çalalım.’