İlik düğme sobe!..

0

2009 / 2015 dönemlerinde CHP İstanbul İl Genel Meclis Üyesi, 2015 Ön Seçiminde 3.Bölge Milletvekili Aday Adayı olan Makine Mühendisi Adem Çekem Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde bulunduğu durumu analiz eden bir yazı kaleme aldı. Makine Mühendisi Adem Çekem on2aybahcelievler.com haber sitesi okuyucuları için CHP’nin röntgenini çekti…

CHP,Makine Mühendisi Adem Çekem

CHP olarak geçmişten bugüne kadar Sosyolojisi değişmiş Türkiye gerçeğine ne kadar yakın, ne kadar uzak olduğumuzun ölçümünü sadece 14 / 28 MAYIS seçim sonuçlarının pususuna yatıp “takke düştü, kel göründü” anını kollayan siyasi kelle avcılığına dönük çok sert ve kaba olan siyasi zihnin önünü açmayan tartışmalar ile ölçüm yapamayız!..

Partimiz, ülkemizin ve milletimizin çağdaş normlarda ki konforuna, refahına ait haklı kaygılarla her seçimi bir Milat ve “köprüden önceki son çıkış” kabul ederek son yerel seçimler dışında mutlu olmadığımız sarsıcı seçim sonuçları ile yüzleşmek zorunda kaldık…

Seçim deyince seçim sandığından ziyade “köprü ve köprüden önceki son çıkış” siyasi hafızamıza adeta kazındı . 14 / 28 Mayıs seçim sonuçları üzerinden bir tespit yapmak gerekirse köprüden önceki son çıkışa halkımızı yönlendiremiyoruz, parti olarak siyasi navigasyon sorunumuz var. “Sağa” ve “Sola” savruluyoruz… Parti olarak müteessir olduğumuz seçim sonuçlarında yönetici olarak payları olan siyasi amortismanları yine aynı makam mevkiler olan demirbaş milletvekillerimizin, kurultay delegelerimizin, il ve ilçelerde bulunan meclis üyelerimizin navigasyon sorunu yok. Onların siyasi adaylıklarında stres yapmamaları için siyasi otoban ve köprüler için siyasi “OGS” ve “HGS” kendilerine zimmettenmiş. Peki her seçimde yaşanan hezimetleri ve abuk, sabuk seçim stratejilerini bu kadim partiye ve örgütüne yaşatan bazı ilçe, il ve bazı genel merkez yöneticilerine, danışmanlarına köprüden önce son çıkışı hatırlatacak örgüte ihtiyaç yok mu!.. Biz o örgütü nerde kaybettik, bilmediğimiz kazandığımız bir pir us zaferi oldu da, orda mı kaybettik…

Örgüt sıkıntıda bir koyunu bir çok kez kırpabilirsin, ama sadece derisini bir kez yüzebilirsin… Örgütün getirildiği nokta bu maalesef… Tercihlerde, seçicilikte örgüt nerede… Parti içi demokrasi sancağını sekteye uğratmayacak şekilde “ön seçim” bayrağı niye açılmıyor… Örgüt siyasi olarak birbirine yabancı, tanımıyor tanışamıyor. tanıştırılmasına fırsat verilmiyor… Siyasi kalpazanlardan oluşan al-ver ekipleri tabandan tavana kadar birbirlerini iyi tanıyorlar. Savaşları ve mücadeleleri benim adamım, senin adamın üzerine kurgulanmış hak edilmemiş siyasi makam ve mevkilerin şehveti… Siyaseten kapitalist,  pragmatik ekiplerle köprüden önceki son çıkış bitmez… PARTİ ve ÖRGÜT olarak özeleştiri ile baş başa kalamadık… Yeniden başlayamadık!.. Yenileşemedik!.. Tekrara düştük!..  Tanzimat şairlerinden muallim Naci’nin “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” kıymetli özdeyişini makul göremeyecek şekilde  Kendi siyasi tarihimizi unutup hatta DP’nin 1950 yılında CHP’sine karşı “Yeter Söz Milletindir” sloganını bile kullandık.. Bu ayıp bize yetmeli…

    Ankara’dan İstanbul’a hak hukuk adalet için yürürken bir bütündük, tüm ülke coğrafyası her adımı bir cümle, her kilometreyi  “grup toplantılarında” yapılan açıklamalardan daha değerli umut haline getirdi… Çünkü statik halden dinamik hale geçmiştik… Fiziksel bir aksiyon alırken, ayakları yere basan ideolojisi ve stratejisi olan siyasi kurmay aklın planlamasına ait pratiğin örneğini Türk siyasi hayatına emsal teşkil ettik… Ülke insanımızın takdirini, gönlünü ve umutlarının elçisi olma yolunda kazanılacak siyasi zaferlerin önünü açmıştık… Yerel seçimlerden zaferle çıktık… Tünelin ucunda ki ışık görünmüştü…

 Lakin 14 ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerini 6’lı masada kaybettik… Seçim stratejisinde sadece 14 Mayıs’a odaklanıp 28 Mayıs’ın  hiç olma İhtimali yokmuş gibi Bölük pörçük yamalara eş düşen partilere verdiğimiz olağanüstü tavizlerle bir kere değil Meclis aritmetiğine ve olası oluşumlara baktığımız zaman çok kere biz kendimize kaybettirdik…

Ülkeye demokrasi vaat ederken parti içi demokrasi varlığı ve işleyişi egemen bağışın “bakara makara” samimiyeti kadar oldu…

   Parti içi ekipleşme sürekli sorun yaratan partimizin kronik bir sorunudur. Parti içi demokrasisinin özgür ve özgün örgüt iradesine ait kolektif aklın haramileri bu tabandan tavana bu ekiplerdir. Bunun çözümü parti içinde en fazla iki kişilik ekipler olmalıdır biri Mustafa Kemal Atatürk, diğeri kişinin kendisidir. Bu temel gerçek siyasi yapıya dönüştürülürse sorun çözücü olarak da görev yapar, gerçek liyakatin önünü açar… Partimizin içinde ekipler tarafından siyasi yolları kesilmiş haraç olarak iradesini bu ekiplere teslim etmeyen meziyetleri, siyasi potansiyeli ve ahlakı yüksek bu değerli yol arkadaşlarımıza sahip çıkmazsak, şimdi yol açmazsak, ne zaman açacağız, umutlarımız ne zaman tazelenecek…

 Bu değerli örgüt zamanından ve maddiyatından ödün verdi, sağlığından, hayatından ödün verdi ama umudundan ödün vermedi. Her kademede ki parti yönetimleri; kalıcı siyasi bir zafer arıyorlarsa örgütümüzün liyakatli, eleştirel özgür ve özgün zihniyetli üyelerine varmış ve değer veriyormuş gibi davranıp, partinin morglarına artık mahkum etmeyecek… Ne siyasi imam ne de siyasi müsrif olmayacak, çürütmeyeceksin!..

Parti olarak Seçim stratejileri anlamında genelde “yanlış iliklediğimiz ilk düğme” ne idi, o soruyu sormak ve ona cevap aramak lazım… Genelde o ilik ve düğme ile parti olarak yıllardır bir sorunumuz var… Sizce yok mu?..

Yanlış  iliklediğimiz ilk  düğme aşağıdan mı yukardan mı… Sonuçta aşağıdan da olsa, yukarıdan da olsa örgütün iki yakası bir araya gelmiyor … Gelenler var mı?.. Var tabi… Bu partiye kaybettirenler genel başkanımızın arkasına saklananlar… Bu örgüt sizleri biliyor ve tanıyor… Artık yeter sobelendiniz…

Bahçelievler CHP’sine çok değerli emekleri, hizmetleri, hatıraları,yokluklarının acılarını ve umutlarını  bizlere emanet ederek aramızdan ayrılan, ebedeyite uğurladığımız, hakka yürüyen tüm canlar devri daim ve kaim olsun… Bu yazıyı kaybettiğimiz değerli tüm örgüt emekçilerine armağan ediyorum, ruhları şad olsun, ışıklar içinde uyusunlar…

İsmail Koç, Mustafa Özkahraman, Zeynel Avcı, Sırma Doğan, Hasan Hüseyin Akkaya, İbrahim Ayaz, Gani, Erdoğan Yamaç, Tuncay Çebi, hazin bir şekilde bizlere veda eden genç kardeşim Ümit’e…

…………………………………..

Mak. Müh. Adem Çekem

About Author

Bir yanıt yazın

error: İçerik korunmaktadır !!